SHRINKING in Turkish translation

['ʃriŋkiŋ]
['ʃriŋkiŋ]
küçültme
downsizing
daralma
büzülmesini
küçülme
downsizing
küçülen
downsizing
küçültücü
downsizing
daralan

Examples of using Shrinking in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
That shrinking stuff is just a gimmick.
Bu küçülme şeysi sadece bir numara.
Just a shrinking dot. Nothing.
Hiçbir şey değil. Sadece küçülen bir nokta.
Heat plus shrinking equals not so healthy for our helicopters.
Isı artı küçülme helikopterlerimiz için pek sağlıklı değil.
The atrophy and shrinking of the brain.
Beyindeki atrofi ve küçülme.
And? I said I was happy shrinking heads and sending disembodied voices into the light.
Kafaları büzmekten ve ruhani sesleri ışığa göndermekten mutlu olduğumu söyledim.
Shrinking now will tear you up inside.
Şimdi küçülmen seni içerden parçalayabilir.
The world is shrinking into a dot.
Dünya küçülüp bir nokta oluyor.
Should precipitate 50"… your balls into shrinking, along with your presence.
Varlığının küçülmesini ÇÖL KARTALI .50… taşaklarının ve senin… hızlandırmalı.
All that shrinking sugar gone.
Bütün küçülten şeker gitmiş.
May we please share some shrinking sugar, Shire?
Küçülten şekeri paylaşabilir miyiz Shire?
Wait up. Shire, please share the shrinking sugar with us.
Shire, lütfen küçülten şekeri bizimle paylaş. Bekle.
Ray… Shrinking a vase is very different from shrinking an extinct tiger.
Ray…- Vazo küçültmekle nesli tükenmiş bir kaplanı küçültmek aynı şey değil.
Percent of the glaciers in the world are retreating or shrinking.
Dünyadaki buzulların yüzde 95i geri çekiliyor veya küçülüyor.
How come yours is shrinking by day?
Nasıl oluyor da seninki günden güne küçülüyor?
Mom, stop shrinking me.
Anne, bırak beni daraltmayı.
And the world was already shrinking when it was written.
Ve o bu kitabı yazdığında dünya çoktan küçülmeye başlamıştı.
It's doing the job… shrinking the mets we couldn't get with surgery.
İşini yapıyor işte. Ameliyatla ulaşamadığımız metastazları küçültüyor.
Portal's shrinking.
Geçit küçülüyor.
Constantly shrinking.
Sürekli büzülüyor.
my tumor's shrinking.
Tümörüm küçülüyor.
Results: 153, Time: 0.0808

Top dictionary queries

English - Turkish