Examples of using Stutter in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
The boy stutter. You the only one….
Stutter all you want like a total idiot in front of that rich dude.
O zengin herifin önünde geri zekâlı gibi kekele.You the only one… The boy stutter.
Buradaki tek… Oğlan kekeme.Oh, your stutter's gone, jackass!
Bakıyorum da kekemeliğin gitmiş, budala!In that case, exaggerate your stutter and your limp.
Bu durumda, kekelemeyi ve topallamayı abart.I would recognize that stutter anywhere.
O kekelemeyi nerede olsa tanırım.What stutter?
Ne kekelemesi?It ain't my fault I stutter.
Kekeliyorsam suç benim mi?Stutter, twitch,
Kekeledin, gözün seğirdi,He's just hidden behind that… stutter.
Kekemeliğinin arkasına gizlenmiş durumda.Stutter, did I?
Kekeledim mi?They saywhen you stutter like that, you're ready to be killed.
Derler ki ne zaman seni kekelerken görürlerse, öldürülmeye hazır olursun.You're ready to be killed. They say when you stutter like that.
Derler ki ne zaman seni kekelerken görürlerse, öldürülmeye hazır olursun.Your stutter made you a computer scientist.
Kekemeliğiniz sizi yarattı bir bilgisayar bilimcisi.People who stutter don't breathe correctly.
Kekeleyen insanlar düzgün nefes almıyorlar.Louis with the au pair and the stutter.
Louis, hizmetçiyle ve kekemeyle birlikte olan.I used to have a really bad stutter.
Eskiden çok fena kekemeydim.A stutter of either the temporal or physical realms.
Zamansal ve fiziksel alemlerin kekemesi.I been making that fool stutter.
O şapşalı kekelettim.the old blues stutter and so.
eski blues kekelemesiyle ilgiliydi ve.
