SYNONYMOUS in Turkish translation

• eşanlamlı
• eş anlamlı
• anar
• eşanlamda kullanılmasından

Examples of using Synonymous in English and their translations into Turkish

Today, Cifligu says,"Albanian tourism" and"growth" are synonymous.
Bugün Cifligu,'' Arnavutluk turizmi” ile'' büyümenin'' eşanlamlı olduğunu söylüyor.

His name had become synonymous with devastation. But by the time my people came to know him, barely two years later.
Adı yıkımla eş anlamlı oluverdi. Ama halkım onu öğrendiğinde, neredeyse iki yıl sonra.

This was French spacing-a term synonymous with single-space sentence spacing until the late 20th century.
Bu, 20. yüzyılın sonuna kadar tek cümle aralığı bırakma ile eşanlamlı bir terim-- Fransızca aralık bırakmaydı.

I want the next coach ofTeam U.S.A. to become a household name. i want you to become synonymous with winning… and winning to become synonymous with Hendrix.
Senin Amerikan milli takımının koçu olmanı istiyorum senin kazanmak ile eş anlamlı olmanı istiyorum… ve kazanmanın Hendrix ile eş anlamlı olmasını istiyorum.

the term NAT has become virtually synonymous with IP masquerading.
NAT terimi neredeyse IP maskelendirilme yöntemi ile eşanlamlı hale gelmiştir.

Our viewers would like to know more about your relationship with the man who was most synonymous with masculinity.
İzleyicilerimiz erkeklikle en eş anlamlı adamla aranızdaki ilişkiyi daha çok bilmek ister.

barely two years later… his name had become synonymous with devastation.
neredeyse iki yıl sonra… Adı yıkımla eş anlamlı oluverdi.

In the Soviet Union his name became synonymous with corruption, nepotism and the Great Cotton Scandal of the late Brezhnev period.
Sovyetler Birliğinde ismi yolsuzluk, adam kayırma ve Brejnev döneminde büyük Pamuk Skandalı ile eş anlamlı hale geldi.

name John Malkovich… Okay. will be synonymous with puppets.
bu yöne çeviriyorum… bundan sonra John Malkovich ismi… kuklalarla eş anlamlı olacak.

Is now becoming synonymous with the mysterious murder of McAfee's neighbor, Greg Faull. John McAfee, whose name was synonymous with security.
Önceden adı güvenlikle eş anlamlı olan John McAfee, şimdi komşusu Greg Faullun gizemli cinayetiyle eş anlamlı olmaya başladı.

A man whose downfall, at the height of his career, made his name synonymous with Wall Street greed.
Bir adamın kariyerinin en tepesinden çöküşü adını Wall Street hırsı ile eş anlamlı yapıyor.

from now on the name John Malkovich, will be synonymous with puppets.
Dolayısıyla an itibariyle John Malkovich ismi kuklalarla eş anlamlı olacak.

And while were at it when did the word urban become synonymous with the word black?
Söz açılmışken acaba ne zaman'' şehirli'' kelimesi'' siyah'' kelimesiyle eş anlamlı oldu?

If you decide to join me in this venture… your name could become synonymous with healthy snack food.
Bu girişimde bana katılmak istersen adın, sağlıklı hafif yemekle eşdeğer olacak.

The Kildalls intended to establish the Digital Research brand and its product lines as synonymous with"microcomputer" in the consumer's mind, similar to what IBM and Microsoft together later successfully accomplished in making"personal computer" synonymous with their product offerings.
IBM ve Microsoft firmalarının daha sonra kişisel bilgisayarları kendi ürünleriyle eşanlamlı yapmayı başardıkları gibi Kildalllar kendi markalarını, müşterinin zihninde mikrobilgisayarlar ile eşanlamlı hale getirme niyetindeydiler.

Titoist became synonymous with spy.
Titocu kelimesi casus ile eş anlamlıdır.

Hugo and giving became synonymous.
Hugo ve bağış yapma… neredeyse eşanlamlı hale geldi.

If health is synonymous with beauty.
Eğer sağlık güzellikle eş anlamlı olsaydı.

Sex and obscenity are not synonymous.
Seks müstehcenlikle eş anlamlı değildir.

I'm not synonymous with losing.
Kaybetmek'' ile eş anlamlı değil.