TO DO WITH HIM in Turkish translation

[tə dəʊ wið him]
[tə dəʊ wið him]
onunla yapmak
do
she
he
onunla işi
that job
that work
that business
that's done
that thing
got it
will handle it
ile ne yapacağıma karar verirken onun
onunla işin olmayacaktı

Examples of using To do with him in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I do not know what to do with him.
Bu adamla ne yapacğım bilmiyorum.
You tell Sherlock this had absolutely nothing to do with him.
Sherlocka bunun kesinlikle kendisiyle hiçbir ilgisi olmadığını söyle.
This ain't got nothing to do with him.
Bunun onunla hiç ilgisi yok.- Tamamen onunla alakalı.
Everything she wanted to do with him in 1982 but didn't know how, she did with me repeatedly, and I thank you, sir.
De onunla yapmak istediği ancak nasıl yapacağını bilmediği şeyleri benimle tekrar tekrar yaptı. Senin sayende, bayım.
You know, this is gonna sound kind of weird, but there was one thing I wanted to do with him.
Belki sana tuhaf gelebilir ama onunla yapmak istediğim bir şey vardı.
He's a great flirt, and young ladies better not have too much to do with him.
Adam çok hoş ve genç hanımların onunla işi olmasa iyi olur.
Let's give him time to think, while I decide what to do with him.
Ben kendisi ile… ne yapacağıma karar verirken, onun da düşünecek vakti olsun.
But there was one thing I wanted to do with him. You know,
Ama onunla yapmak istediğim bir şey vardı.
Give him a little time to think about things while I decide what to do with him.
Ben kendisi ile… ne yapacağıma karar verirken, onun da düşünecek vakti olsun.
Yeah. You promised me you weren't gonna have anything to do with him, Watt.
Evet. Bana söz vermiştin, onunla… işin olmayacaktı, Watt.
Let's give him some time to think about things while I decide what to do with him.
Ben kendisi ile… ne yapacağıma karar verirken, onun da düşünecek vakti olsun.
I am hearing And I wanna have nothing to do with him.
duyduklarıma inanamadığımı ve onunla işim olmadığını söyledim.
You promised me you weren't gonna have anything to do with him, Watt. Yeah.
Evet. Bana söz vermiştin, onunla… işin olmayacaktı, Watt.
Our parents wanted nothing to do with him, so the city had him buried out here with the criminals and the John does..
Ailemiz onunla hiçbir şey yapmak istemedi. O yüzden devlet onu buraya suçlular ve kimliksiz cesetlerle birlikte gömdü.
I want nothing to do with him, but I have to know everything that's going on with him..
Onunla yapacak hiçbir şeyim yok ama onu etrafında olan herşeyi bilmek zorundayım.
And he's about two steps shy of becoming a full-blown alcoholic. His own wife wants nothing to do with him.
Ve neredeyse alkolik olmasına hiçbirşey yapmak istemiyor… iki adımı kaldı. Karısı bile onunla.
Let's give him time to think, while I decide what to do with him.
Bu arada ben de ona ne yapacağıma karar veririm. Ona düşünme zamanı verelim.
Let's give him some time to think about things while I decide what to do with him.
Bu arada ben de ona ne yapacağıma karar veririm. Ona düşünme zamanı verelim.
maybe this has absolutely nothing to do with him.
bu kesinlikle şey onunla ilgisi var.
If he dies because you don't sign a contract with him, then you should have nothing to do with him.
Eğer sen kontratı imzalamadın diye ölürse. Zaten onunla işin olmaz. -Ölmesine de.
Results: 57, Time: 0.0715

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish