WE DIDN'T THINK in Turkish translation

• düşünmedik
• sanmıyorduk
• sanıyorduk
• düşünmemiştik
• düşündük
• düşünmüyorduk

Examples of using We didn't think in English and their translations into Turkish

We didn't think it was polite to ask them to leave.
Gitmelerini istemek kabalık olur diye düşündük.

But we didn't think they would pinpointed the fifth.
Ama beşinci kişiyi belirlediklerini düşünmemiştik.

We didn't think you would be so easy to convince.
Bu kadar kolay ikna olacağını düşünmüyorduk.

We didn't think it was a setup.
Bunun bir tezgah olduğunu düşünmemiştik.

We didn't invite you because we didn't think you could keep up.
Seni davet etmedik çünkü buna ayak uyduramayacağını düşündük.

We didn't think we could be actors in history.
Tarihi değiştirebilecek oyuncular olduğumuzu düşünmüyorduk.

We heard it was sold, but we didn't think anyone lived here.
Evin satıldığını duymuştuk, ama birinin burada yaşadığını düşünmemiştik.

We didn't think you would want to sleep out there.
Dışarıda kalmak istemezsin diye düşündük canım.

But we didn't think I would be around for so long.
Ama bu kadar uzun süre kalacağımı düşünmemiştik.

But… we… we didn't think we had a choice.
Ama… biz… seçeneğimiz olduğunu düşünmemiştik.

We didn't think we had a choice. But… we..
Ama… biz… seçeneğimiz olduğunu düşünmemiştik.

We didn't think you were serious about the ottoman.
Divan için ciddi olduğunu düşünmemiştik.

We didn't think wallace would see his 9th birthday, let alone his 10th.
Wallaceın 10. yu bırakın 9. doğum gününü görebileceğini sanmazdık.

We told them that we didn't think the photo was clear enough to be conclusive evidence.
Resmin kesin kanıt sayılacak kadar net olduğunu düşünmediğimizi söyledik.

I think we're already doing things we didn't think we were capable of.
Bence daha şimdiden yapabileceğimizi düşünmediğimiz şeyler yaptık.

This is-- let me show you something we didn't think they would do.
Bu-- size yapacaklarını düşünmediğimiz bir şey göstereyim.

We didn't think you would be back for a while.
Bir süre gelmeyeceksin diye düşünmüştük.

We didn't think to?
Yemek için ne düşündünüz?

Okay, but we didn't think.
Tamam, ama sandım ki.

Johan didn't like that, but we didn't think more about it until.
Johan biraz rahatsız olmuştu ama önemsiz bir şey olduğunu düşünmüştük.