WE WON'T FIND in Turkish translation

• bulamayız
• bulmamızı
• bulamayacağımızı biliyoruz çünkü gene orada değildi
• bulamayacağız
• bulamayacağımız
• bulacak değiliz

Examples of using We won't find in English and their translations into Turkish

We won't find him. Stop!
Durun! Onu bulamayacağız.

We won't find them in this jungle.
Bu ormanda onları bulamayız.

We won't find them. This is futile.
Bunca şey boşa onları bulamayacağız.

We won't find another Alice Paul.
Başka Alice Paul bulamayız.

We won't find anything.
Bir şey bulamayacağız.

We won't find anything like this.
Bunun gibi bir şey bulamayız.

We won't find anything at the bottom of the sea.
Okyanusun dibinde bir şey bulamayacağız.

We won't find this girl until we know who the dad is.
Babasının kim olduğunu öğrenene kadar kızı bulamayız.

If Doakes is the butcher, we won't find trace evidence on his clothes.
Eğer Kasap Doakes ise… giysilerinde bir ipucu bulamayacağız.

If they're hiding, we won't find them for days.
Buradaysalar hepsini bulmamız günler alır.

We won't find anything, Tom.
Bir şey bulamazsın, Tom.

Hey, we shouldn't have come in here, we won't find owt.
Hey, buraya gelmemeliydik, burada hiç bişi bulaman.

Something tells me we won't find Pan's shadow in here, mate.
İçimden bir ses Panın gölgesini burada bulamayacağımızı söylüyor, dostum.

We won't find a thing!
Hiçbir şey bulamadık!

Saying we won't find the body.
Artık cesedi bulmayacağımızı söylemiş.

So we won't find your fingerprints on any of this stuff?
Bunların hiçbirinde parmak izlerinizi bulmayacağız yani?

We won't find them there again.
Ve onları bir daha da bulamadık.

We won't find it in Barry Bonds' locker. I don't know.
Bilemiyorum. Ama bunu Barry Bondsun çekmecesinde bulamazsın.

There is a risk that we won't find those holes that we have cut open.
Bu havada açtığımız delikleri bulamama riskimiz var.

Mrs. mcgill, there's no reason to believe we won't find your son.
Bayan McGill, oğlunuzu bulamayacağımızı… düşünmenize gerek yok.