BULMAK in English translation

to find
bulmak
bulacağını
bulunması
bulabilmek için
to get
almaya
var
bulmaya
gitmek
getirmeye
alacağım
ulaşmaya
elde etmek
girmek
yakalamaya
to figure out
anlayabilmek için
bulmaya
anlamaya
çözmeye
düşünmemiz
halletmem
karar
hesaplamak
anlamaya çalışıyor şeftali dondurmasının bittiğini
keşfetmeye
to locate
bulmaya
yerini tespit etmek
yerini
tespit
yerini saptamaya
yerini belirlemek için
bulunması
search
aramak
arayışı
bulmak
arar
araştırma
bir arama
araştırın
searching
aramak
arayışı
bulmak
arar
araştırma
bir arama
araştırın
to finding
bulmak
bulacağını
bulunması
bulabilmek için

Examples of using Bulmak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bunu bulmak size kalmış.
That's for you to discover.
Bir iş bulmak güzel, değil mi Vi?
So… it's good that you got a job, Vi?
Annen seni bulmak için bütün köyü seferber etti.
Your mother's got the whole village looking for you.
Onu bulmak güç olacak.
He's gonna be hard to track.
Eğer o limon ağacını bulmak istiyorsak, aralarına sızmam lazım.
If we're gonna find that lemon tree, I have got to go undercover.
Rus dağıtımcıların bulmak ve hesaplarını silmek üzere bir savunma anlaşması yaptılar.
He made a plea deal… locate the Russian distributors and the charges disappear.
Biz, katili bulmak zorundadır yapamaz boşuna başkan bana göster.
We must locate the murderer, the President cannot die in vain Show me in.
Sana bir kavalye bulmak dışında mı?
Besides find you a date?
Onları bulmak bu yüzden zor olmamalı.
So it shouldn't be hard for you to find them.
Çünkü dairesini bulmak imkânsız!
It's impossible to find her apartment!
Onları bulmak zorundayız.
We're gonna find'em.
Kyle Singerı bulmak ne kadar zamanınızı alacak?
How long is it gonna take you to find Kyle Singer?
Cassie, Kurucuyu bulmak için tek umudumuz.
Cassie is our only hope for locating the Founder.
Onu bulmak zorundayız, anlıyor musunuz?
We have got to find him, do you understand?
İyi. Komik bulmak zorundasın aksi takdirde fobin kazanacak.
Well. You have to find it funny otherwise your phobia will win.
Akrabaları bulmak istiyor.
Extended family wants a locate.
Paramı çalan adamı bulmak ve kafasına silahı dayamak.
It's finding the guy who took my money and putting a bullet in his head.
Oğlunu bulmak istiyor.
She wants to find her son.
Burayı bulmak hiç kolay olmadı.
It wasn't easy to find you.
Bulmak istiyor musun ki?
Do you want to find her?
Results: 16682, Time: 0.0652

Top dictionary queries

Turkish - English