DIFFICULT TO FIND in Turkish translation

• bulmak zor
• bulunması zor
• bulması zor
• bulmanın zor
• bulmak kolay

Examples of using Difficult to find in English and their translations into Turkish

Euros. I very difficult to find customers.
Çok zor, bulmak müşteri.- 20 avro.

They're rare. Difficult to find.
Bulması zordur, enderdirler.

You have been most difficult to find.
En zor bulduğum sizsiniz.

We have found it very difficult to find a source.
Ama kesin kaynağı bulmakta zorlandık.

That's what makes it so difficult to find the vampire's hiding place.
İşte bu yüzden de vampirin saklanma yerini bulmak zorlaşıyor.

Bad effects? Well, it's getting more difficult to find men to collect the rubbish.
Olumsuz etki mi? Pekâlâ, çöp toplayacak adam bulmayı zorlaştırıyorlar.

It makes them difficult to find.
Bu da onları bulmamızı zorlaştırıyor.

This was oddly difficult to find.
Bunu bulmak çok zor oldu.

Difficult to find fur animals here anymore.
Hayvanları bulmak çok zor hâle geldi.

Difficult to find.
Bulması çok zordu.

The more exotic, the more difficult to find.
Daha ilginç olan daha zor bulunur.

For Charm and her family, food is about to become much more difficult to find.
Charm ve ailesi için, yemek bulmak… çok daha zorlaşacak.

I thought it would be difficult to find, but, really, this entire wing of the hospital is dead.
Bulmak zor olur sandım ama hastanenin bu bölümü kullanılmıyor.

In moments like these, it's difficult to find the right words but when this is all over, Katia.
Böyle anlarda, doğru kelimeleri bulmak zor oluyor ama bunlar geçince, Katia.

But varrick and zhu li have proven difficult to find, nearly impossible to tame,
Gerçek aşk, hercai bir varlıktır… bulunması zor, evcilleştirilmesi hemen hemen imkansızdır…

Of these minerals, only rutile and ilmenite have economic importance, yet even they are difficult to find in high concentrations.
Bu minerallerden, titanyumu yüksek konsantrasyonda bulmak zor olsa da sadece rutil ve ilmenit ekonomik öneme sahiptir.

That's nine inches and change, and it would be difficult to find a knife that long in prison.
Yaklaşık 20 cm bir bıçak olmalı…- cezaevinde bu uzunlukta bir bıçak bulmak kolay değildir.

I don't know the ins and the outs, but suffice it to say that The Heart Bled Blue is about to become very difficult to find.
Getirisi ve götürüsü ne olur bilemem, ama yalnız şu kadarını söyleyeyim'' The Heart Bled Blue'' bulunması zor bir kitap olacak.

But when it's impossible to talk to anyone, It's really difficult to find words for all this it feels so stifling.
Bütün bunları anlatmak için kelimeleri bulmak zor ama… biriyle konuşmak imkansız olduğunda… nefesin kesilmiş gibi oluyorsun.

Hyung-nim has no sense of direction so it will be difficult to find his way, and because he has night blindness he can't see in the dark.
Ağabeyim yön duygusuna sahip değil bu yüzden yolunu bulması zor olacak ve karanlıkta göremeyebilir çünkü gece körlüğü var.