WON in Turkish translation

[wʌn]
[wʌn]
kazandı
win
to earn
to make
gain
to buy
to achieve
to be a winner
won
wons
won's
kazanan
winner
winning
earning
kazandım
win
to earn
to make
gain
to buy
to achieve
to be a winner
kazandın
win
to earn
to make
gain
to buy
to achieve
to be a winner
kazandık
win
to earn
to make
gain
to buy
to achieve
to be a winner

Examples of using Won in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
You're the one that told me I won the lottery.
Bana piyangoyu kazandığımı söyleyen sendin.
You won on education, we confirmed you as vice president.
Eğitimde siz kazandınız, Seni başkan yardımcısı olarak onayladık.
I'm thinking, you won the Nobel Prize what, three years ago?
Düşünüyordum da, Nobeli ne zaman kazandınız, üç yıl önce mi?
I'm surprised Tom won.
Tomun kazanmasına şaşırdım.
I'm not surprised Tom won.
Tomun kazandığına şaşırmadım.
We were playing a game of chess, which I won.
Benim kazandığım bir satranç oyunu oynuyorduk.
And though you celebrate having won the battle.
Kazandığın savaşı kutluyor olsan da.
You weren't surprised when the Germans won your auction?
Açık arttırmanı Almanların kazanmasına şaşırmadın mı?
The United States never won a war in Asia and it will never win a war there.
ABD Asyada hiç savaş kazanmadı ve asla orada bir savaş kazanmayacak..
I will name a town for him, after we have won.
Ama kazanmak için altın gerek.
Who won the Nobel Peace Prize?
Kim Nobel ödülünü kazanmak istemez ki?
If we would won the war, they still would be.
Savaşı kazanmak istiyorsak, onlar da olacak.
She is in a terrible mood, despite having won the lottery.
Lotoyu kazanmasına rağmen hiç keyfi yok.
Remember, we won the war, didn't we?
Hatırlayın savaşı biz kazanmıştık, değil mi?
Iran never won a war, but never lost a negotiation.
İran hiç savaş kazanmadı, ama hiç müzakere de kaybetmedi.
I haven't been flush since the Giants won the Super Bowl.
Giants, Super Bowlu kazandığından beri param bol olmadı benim.
Right, General? How many times you won that,?
Daha önce kaç kere kazanmıştın? Öyle değil mi, General?
But since you won the dance contest, I never saw you dance again.
Ama dans yarışmasını kazandığından beri, seni bir daha dans etmedim.
You didn't talk this way to me when I won a Pulitzer Prize.
Pulitzer Ödülü kazandığım zaman benimle böyle konuşmuyordun.
We had fought English and won… but the fight to conquer hunger was still to be won..
İngilizceyi karşı kazanmıştık, ama açlık savaşımız hala devam ediyordu.
Results: 11985, Time: 0.1727

Top dictionary queries

English - Turkish