ÇIKARTIYOR in English translation

out of
dışında
çıkar
çıktı
çekilin
çekil
çıkın
çıkart
tükendi
kurtulmanın
inin
takes
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
getting
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
noise
gürültü
ses
parazit
sesi
sesler
she pulls out
taking
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
removed
çıkarmak
kaldırmak
kaldırın
sil
çıkart
uzaklaştırın
alın
sökeceğiz
sökün

Examples of using Çıkartıyor in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu beni zıvanadan çıkartıyor.
That is what really ticks me off.
Ama insanları çileden çıkartıyor.
But she makes people crazy.
değilim devlet seni çıkartıyor.
the state is laying you off.
Çünkü kapı koluna deyince çok bariz bir tıklama sesi çıkartıyor.
It makes a very distinct clicking sound on the doorknob.
Bileğindeki sargıyı neden çıkartıyor?
Why's she taking off her ankle wrap?
Umutsuzca bir hamleyle onun hayatını kurtarmak için, bıçağı göğsünden çıkartıyor.
In a desperate attempt to save her life, he removes the knife from her chest.
Maya nilüferler tohumlarını kabuklarından çıkartıyor.
Maya digs in, harvesting the seed pods of water lilies.
İnsanı evden çıkartıyor.
Gets you out of the house.
Eğlence başladı! Bizi yukarı çıkartıyor!
Fun has begun! He's taking us up!
Bay Koufax oraya sadece arkadaşlarını çıkartıyor.
Mr. Koufax is simply parading his buddies up there.
Tigre lazerle çıkartıyor dedi.
Tigre says he's getting them lasered off.
İçki vermeyi reddettik ancak bize zorluk çıkartıyor.
And we have cut him off, but he's refusing to leave.
Hem güzel paravan oluyor hem de masrafını çıkartıyor.
It's a good cover. It pays off too.
Yeni, daha sıcak olan atmosfer okyanusları ısıtıyor ve oksijeni çıkartıyor.
The new, hotter atmosphere heated the oceans and stripped them of oxygen.
Hangi iki harf'' F'' sesi çıkartıyor?
What other letters make the sound"F"?
Önemli değil. Şu anda bilgisayar Morganda ve çok iyi iş çıkartıyor, yani.
Morgan's got it now, and he's doing surprisingly well, so.
Rasca osuruk sesi çıkartıyor.
Rasca makes farting sound.
Baban diğer tarafta, buldukları yeni tünelin haritasını çıkartıyor.
Your dad is on the other side mapping out the new tunnel they found.
KGB işten mi çıkartıyor?
KGB laid off.
Billynin shortunu çıkartıyor.
Billy's taking his shirt off.
Results: 159, Time: 0.058

Top dictionary queries

Turkish - English