ÇOK UZAKTAYDI in English translation

was far away
çok uzakta
çok uzaklaşmış
çoktan gitmiş
was too far
çok uzakta
çok uzaklaşmış
had been far
too far from
çok uzakta
fazla uzaklaşma
so far
şu ana kadar
şimdilik
ana kadar
çok uzak
ana kadarki
çok ileri
şimdiye kadar

Examples of using Çok uzaktaydı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Dün gelmek için çok uzaktaydı.
He was too far away to make it yesterday.
Hava karanlıktı, ve adam da çok uzaktaydı.
It was dark, and the man was far away.
Evi çok uzaktaydı bize, Aziz Elias kilisesinin yakınında nereden baksan yayan iki saat çekerdi.
His house was far away. 2 hours by foot. Near St. Elias church.
Bu yatay geçidi göz ardı ettik, çünkü çökme enkazıyla en yakın aday gök ışığından çok uzaktaydı. tıkanmıştı ve aynı tüp sisteminin bir parçası olmak için.
Clogged with breakdown debris and too far from the nearest candidate skylight to be part of the same tube system. We ignored this horizontal entrance because it was.
Bu yatay geçidi göz ardı ettik, çünkü çökme enkazıyla en yakın aday gök ışığından çok uzaktaydı. tıkanmıştı ve aynı tüp sisteminin bir parçası olmak için.
Candidate skylight to be part of the same tube system. clogged with breakdown debris and too far from the nearest We ignored this horizontal entrance because it was.
zed, hepsi çok uzaktaydı ve çok uzun zaman önceydi.
Everything went so far and long ago.
Çok uzaktaydı. çünkü yardımımıza ihtiyacı olan herkes Nehirdeki fabrikadan ayrıldık.
Who's needed our help is so far apart, We left the river mill cause everyone we found.
Kan damlaları bazen metrelerce sıçrayabilse bile araç Troy Websterden çok uzaktaydı.
Even though blood spatter can travel for several meters, the SUV was too far away for this to be Troy Webster's.
Bu yatay geçidi göz ardı ettik, çünkü çökme enkazıyla en yakın aday gök ışığından çok uzaktaydı. tıkanmıştı ve aynı tüp sisteminin bir parçası olmak için.
We ignored this horizontal entrance because it was clogged with breakdown debris and too far from the nearest candidate skylight to be part of the same tube system.
çökme enkazıyla en yakın aday gök ışığından çok uzaktaydı. tıkanmıştı ve aynı tüp sisteminin bir parçası olmak için.
the same tube system. clogged with breakdown debris and too far from the nearest.
Kan damlaları bazen metrelerce sıçrayabilse bile… araç Troy Websterden çok uzaktaydı.
Can travel for several metres, the SUV was too far away for this to be Troy Webster's.
Bir zamanlar, korkunç bir mağarada yalnız başına yaşayan bir kız vardı evinden çok uzaktaydı ve bu onu çok üzüyordu.
Once upon a time, there was a girl who lived all alone in a horrible cave so far from home that it made her chest hurt.
Çok uzaklara çağırıyorlar.
Calling so far.
Siz Kaplanlar… çok uzaklara gidene kadar vazgeçmeyeceksiniz değil mi.
You Tigers… You aren't going to give up until you go too far.
Şehir çok uzakta.
And the city's so far.
Birbirimizden çok uzakta sokak Eğer, şeytanlar yararlanmak.
If we stray too far from each other, demons take advantage.
Çok uzaklara gitme. Seni özleyecek birileri var!
Don't go too far, because there's someone who will miss you!
Çok uzak değil, kasabanın sonunda.
It's not very far. Just at the edge of town.
Biliyorum onu bırakıp çok uzaklara gitmek istemiyorsun!
I know you don't want to go too far from him!
Çok uzağa gelmişsin!
You came so far!
Results: 48, Time: 0.0371

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English