ÖNCÜLÜK ETTI in English translation

led
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik
pioneered
öncü
spearheaded
öncüsü
mızrak ucu
mızrağın başını
leading
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik
lead
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik

Examples of using Öncülük etti in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
James Clerk Maxwellin 1862 ısının ve radyan ısısının elektromanyetik dalga formları olduğu kavramı termal radyasyonun nicel analizinin başlangıcına öncülük etti.
James Clerk Maxwell's 1862 insight that both light and radiant heat were forms of electromagnetic wave led to the start of the quantitative analysis of thermal radiation.
Bak, Barnes her tim üyesinin güvenini sarsacak… bir iç soruşturmaya öncülük etti.
Of each individual I. You see, Barnes spearheaded an internal investigation designed to undermine the confidence.
Bunun yerine az tanınan Marcinkiewicz Başbakan oldu ve Jarosławın kurduğu koalisyona öncülük etti ancak etkili oldu.
Instead the little-known Marcinkiewicz became PM, leading a coalition formed by Jarosław, who remained in the background, but influential.
Treo 90, sonraki tüm Treo modellerinde bulunan renkli ekran ve SD kart yuvası gibi özelliklere öncülük etti.
The Treo 90 pioneered features such as a color screen and an SD card slot, which are found on all subsequent Treo models.
giderek tiyatroyla bağlı kaldı, buradaki yaratıcı yazı çalışmaları onun senaristliğe başlamasına öncülük etti.
going on to attend NYC's Hunter College, where studies in creative writing led him to begin screenwriting.
Bak, Barnes her tim üyesinin güvenini sarsacak… bir iç soruşturmaya öncülük etti.
Of each individual I. designed to undermine the confidence You see, Barnes spearheaded an internal investigation.
Yılının sonunda, Jivkoviç, Nişte seçim dolandırıcılığına karşı muhalefetin sivil protestolarına öncülük etti ve 1997de Nişin seçim
In late 1996, Živković lead the civil protests of the opposition against the electoral fraud in Niš
1997 Sundance Film Festivalindeki yarışma için seçildi ve bu, filmi bir seriye dönüştürecek MTV anlaşmasına öncülük etti.
the film was selected for competition at the 1997 Sundance Festival, leading to an MTV deal to turn it into a series.
Kahkaha 1827de, George Pocock adında bir adam fayton çekmek için uçurtma kullanılmasına öncülük etti.
Laughter In 1827, a fellow called George Pocock actually pioneered the use of kites for towing buggies in races against horse carriages across the English countryside.
Çeyrek yüzyıl sonra Verdun katliamının yeniden yaşanmasındansa ülkesinin Hitlere teslim olmasına ve onunla işbirliği yapmasına öncülük etti.
A quarter of a century later, he led his country into surrender and collaboration with Hitler, rather than repeat the bloodbath of Verdun.
Markus Ranumun Paul Vixie, Brian Reed ve Jeff Mogul tarafından geliştirilen güvenlik duvarı üzerine olan çalışması ilk ticari ürünün yaratılmasına öncülük etti.
Marcus Ranum's work, based on the firewall created by Paul Vixie, Brian Reed and Jeff Mogul, spearheaded the creation of the first commercial product.
Gregoire and Marianneyi sık sık düşünüyorum… barış yıllarında uzun bir süre bana öncülük etti.
I frequenty thought of Gregoire and Marianne during the peaceful years who lead me to old age.
Yılında, yetişkinlere yönelik ürünlere bağımlı ürünler, Amerika Birleşik Devletlerinde perakende inkontinans kategorisine öncülük etti.
In 1984, the Depend products for adults were introduced, pioneering the retail incontinence category in the United States.
Nathan Scott ikinci yarıda gerçek bir değişim yaşıyor… takımının geriden gelmesine öncülük etti.
Nathan scott has really turned it on here in the second half, leading his team's comeback.
Taiichi Ohno, Toyotada bir yönetici, Gemba Yürüyüşü kavramının gelişimine öncülük etti.
Taiichi Ohno, an executive at Toyota, led the development of the concept of the Gemba Walk.
Morris Minor, Mini ve Fiat 500 ile birlikte modern Avrupa ekonomik otomobillere öncülük etti.
Morris Minor, Mini and Fiat 500, the Dauphine pioneered the modern European economy car.
Sylvia Rivera, transgender kişilerin bu etkinliklerden hariç tutulmalarını protesto etmek amacıyla 1994te New York Şehrinde alternatif bir yürüyüşe öncülük etti.
Sylvia Rivera led an alternate march in New York City in 1994 to protest the exclusion of transgender people from the events.
De, George Pocock adında bir adam fayton çekmek için uçurtma kullanılmasına öncülük etti İngiliz taşrasında at arabalarına karşı yarıştırarak.
In 1827, a fellow called George Pocock actually pioneered the use of kites for towing buggies in races against horse carriages across the English countryside.
Van Bosse, 19. yüzyılın ortalarında 6 kez Maliye Bakanı olarak görev yaparak Hollanda ekonomisini liberalleştiren birçok reforma öncülük etti.
Serving as minister of Finance in six cabinets throughout the middle of the 19th century, Van Bosse led many reforms that liberalised the Dutch economy.
Isaly, aynı zamanda sürücülere benzin de satan en az bir outlet açarak öncülük etti.
Isaly also pioneered the idea of the modern convenience store by opening at least one outlet that also sold gasoline to motorists.
Results: 87, Time: 0.0256

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English