AĞIR AĞIR in English translation

slowly
yavaş
ağır ağır
ağır
slow
yavaş
ağır
sakin
durgun
tenha
kesat
yavaşla
heavy
ağır
yoğun
agir
sağanak
ağırlık
şiddetli
heavily
ağır
yoğun
büyük
oldukça
yüksek
aşırı
şiddetli
şekilde
çok fazla
gradual
yavaş yavaş
kademeli
aşamalı
ağır ağır
parça parça
am trudging back
leisurely
sakin
rahat
yavaş
keyifli
acele etmeden
ağır ağır

Examples of using Ağır ağır in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Islak mı? Öyle ağır ağır zıplama.
Is it wet? Oh, don't jump back so slow.
Seni de ağır ağır muhakkak ezeceklerdir.
And they will grind you down slowly but surely.
Pekala şimdi ağır ağır çevirin!
All right, now, heavy on it!
Ryan ağır ağır yaptı.
Ryan made weight.
Ağır ağır. Yaşlıyım.
So-oo slow. I'm old.
Joanna, ağır ağır söyler misin?
Will you take it easy. Joanna?
Ama ağır ağır.
But slowly, slowly.
Ağır ağır ölmek istemiyorum, Sean.
I don't want a long-drawn-out death, Sean.
Eski bir atasözünün dediği gibi, ağır ağır, hilebaz karides.
As the old proverb say,"Slowly, slowly, catchy prawn.
O nedenle, ağır ağır iyileşmeliyim.
So, I must heal it slowly.
Veya bunu artır ve ağır ağır Kurân oku.
Or a little more; and recite the Qur'an in slow.
Onu, insanlara ağır ağır okuman için, okuma parçalarına ayırdık ve onu azar azar indirdik.
We have revealed the Quran bit by bit so that you may recite it to the people slowly and with deliberation. We have imparted it by gradual revelation.
Güneş ağır ağır Wisteria Lane üstüne yerleşirken,
As the sun slowly settled on Wisteria lane,
İki yıl süpermarkette çalıştım ve… ve ağır ağır olmasına rağmen… sanki hayatım iki kat hızlı geçiyor.
I have worked at the supermarket for two years and, I just feel that my life's ticking away a second at a time. Even though it's happening slow.
Erkekler üzerinde asılı duran o kara buluttan… ağır ağır bir damla gibi düşen her şeyi seviyorum.
I love all those who are as heavy drops, falling one by one out of the dark cloud that hangs over men.
Ağır ağır ama kesin olarak ultraviyole ışınları… cilt kanseri riskini giderek arttıracak… tabii dünya bize yüklü bir fidye ödemezse?
Slowly, but surely, ultraviolet rays would pour in… increasing the risk of skin cancer, that is, unless… the world pays us a hefty ransom?
Döşün sırrı, uzun uzun ve ağır ağır pişirmektir, çünkü eti serttir.
Long and slow is the secret, I think to brisket'cause it is a tough cut of meat.
Çabucak geliyor olsa da, eğer bize ağır ağır gözüküyorsa yerimizden kıpırdamama tepki vermeme
If it seems gradual, even if it really is happening quickly, we're capable of just sitting there
Gece; bahçenin etrafındaki ağır ağır adımlardan ve karanlıktaki evimizden,
The night is heavy footsteps around the yard
O yüzden ağır ağır konuşacağım… açık olacağım ki… mesajım kaybolmasın, öteki kulaktan çıkmasın
Clearly, So I'm gonna speak slowly, so my message is not lost,
Results: 127, Time: 0.0417

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English