Examples of using Bırakmadı in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ceketi alan adam, bir isim ya da adres bırakmadı mı?
Semudu da. Böylelikle( o halklardan kimseyi) bırakmadı.
Başkan bana seçim şansı bırakmadı.
Bu 56 kişinin verdiği ifadeler, hiçbir şüphe bırakmadı.
Kaptan her zamanki gibi şüpheye yer bırakmadı.
Babam iki yıl önce öldü ve borçtan başka bir şey bırakmadı.
Hiçbir kızım beni bırakmadı.
O zaman bize başka seçenek bırakmadı.
Acıdan başka bir şey bırakmadı.
Arkada kan konusunda kanıt bırakmadı.
Biz savaşmak istemiyoruz ama Dünya halkı bize başka seçim şansı bırakmadı.
Kaptan her zamanki gibi şüpheye yer bırakmadı. Bizi bulacaklar.
Dul eşine borç ve madende başarısızlıktan başka bir şey bırakmadı. Fools copper.
Biz savaşmak istemiyoruz ama Dünya halkı bize başka seçim şansı bırakmadı.
Savunma halkaları saldıracak cephe bırakmadı.
Sadece yapmadı… beni böyle bırakmadı.
Laurie, meclis üyesi Averyyi tanımıştı, ona başka seçenek bırakmadı.
En önemlisi de ardında hiç dağınıklık bırakmadı.
O APyi bir dakika bile bırakmadı!
Adamımız uygun bir DNA örneği bırakmadı, ama işini belli etti.