BIRAKTIK in English translation

we left
gidiyoruz
bırakıyoruz
bırakırız
terk
çıkıyoruz
bırakacağız
bırakırsak
bırakalım
ayrılıyoruz
gitmeden
we stopped
dururuz
duracağız
durursak
duruyoruz
bırakacağız
bırakıyoruz
durdurursak
bıraktığımız
duralım
engel
we let
bırakalım
bırakırız
bırakırsak
izin
bıraktık
saldık
biz izin verdik
we dropped
damlattık
bırakmamız
bırakırız
bırakıp
bırakacağız
düşürelim
düşürürüz
quit
istifa
bırakmak
pes
ayrılmak
kes
vazgeç
we put
koyuyoruz
koyup
koyalım
koyduk
koyarız
yerleştirdik
attık
koyacağız
taktık
soktuk
did we abandon
loose
gevşek
serbest
başıboş
kayıp
oynak
hafifmeşrep
serbest bırak
gevşemiş
bırak
saldığını
laid
yatıyordu
yatan
üzerine
uzan
yat
koy
ser
işten
yaslan
sür
we leave
gidiyoruz
bırakıyoruz
bırakırız
terk
çıkıyoruz
bırakacağız
bırakırsak
bırakalım
ayrılıyoruz
gitmeden

Examples of using Bıraktık in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Hayır, oluruna bıraktık.
No, we keep it loose.
Oradaydık. Onu orada bıraktık.
We put her there.
Çikolatalı kekleri yiyerek duygularımızla yüzleştik akışına bıraktık ve mutlu olduk.
Ta da so we confronted, we let go, and we rejoiced with chocolate cupcakes.
Adet gelişmiş, uydu destekli ve yakıt içeren TBU 2000 bıraktık.
Satellite-guided. We dropped four enhanced GBU 2,000 pound bunker busters.
Babam dışarıdaydı. Onu uyusun diye bıraktık ve sabah olduğunda gitmişti.
Daddy was out. We left him to sleep and in the morning he would gone.
Daha sonra, onları en iyi yaptıkları şeyi yapmaya bıraktık: konuşmak!
Then, we let them do what they do best: talk!
Minnettarım. Atları niye bıraktık?
Why did we abandon the horses? Much obliged?
Mafyayı devre dışı bıraktık.
We put the Mafia out of business.
Ne grubu? Biz bıraktık.
What group? We quit.
Katil bir Humveeyi Washington sokaklarına mı bıraktık?
We have let a robot-killer humvee loose on the streets of washington?
Bugün, parayla bağımızı kurabilecek bir tanığı bıraktık.
Today we left a witness who can connect us to the money.
Mezarlığa gidip çiçek bıraktık.
We-we went to the cemetery and laid flowers.
Ve sonra ardından üç-megaton bomba bıraktık.
A three-megaton bomb after it. And then we dropped in.
Minnettarım. Atları niye bıraktık?
Much obliged. Why did we abandon the horses?
Evet, Alex, Nasryi bıraktık.
Yes, Alex, we let Nasry go.
Sonra biz bundan sıkıldık ve bıraktık.
Then we got bored with it and quit.
Ben ve eşim küçük tykeyi cenaze odasında bıraktık.
The wife and I, we left the littletyke there in the funeral parlor.
Katil bir Humveeyi Washington sokaklarına mı bıraktık?
We have let a robot killer Humvee loose on the streets of Washington?
Biz… onu geçit yolunun yakınında denize bıraktık.
Near the causeway. We laid him in the sea out there.
Seni zor durumda bıraktık.
We put you in an awkward position.
Results: 770, Time: 0.0535

Top dictionary queries

Turkish - English