Examples of using Bilsek in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Keşke onu nasıl bulacağımızı bilsek.
Bu yüzden birlikte yaşadığımız insanların bizden kaçtıklarını bilsek de… onları yine de sevebiliriz.
Keşke onu nasıl bulacağımızı bilsek.
Yüzükleri taksak, biz bilsek yeter.
Şu anda nerede olduğunu bilsek teselli bulurduk.
Bunun bir tuzak olduğunu bilsek de riske girmeliyiz.
Ama, yani teoride kim olduğunu bilsek bile ona yardım etmenin bir yolu olmaz mıydı?
Onun ordugahta olduğunu bilsek bile asla her gün neler yaptığını tam olarak bilemeyeceğiz.
Biz bir şey olmadığını bilsek bile onlar olduğunu söyleyecekleri için tanık kürsüsüne çıkarmaktan korkuyoruz.
Onu nasıl bulacağımızı bilsek plan bu olurdu.
Her ne kadar nereye gittiğini tam olarak bilsek de… onu 3 yıl içinde kurtarmalıyız.
Öte yandan, canlı olduğunu bilsek bile tek bacaklı birinin bu kadar çok hasar yaratacağını kim bilebilir?
Temel anatomiyi oldukça iyi bilsek de bu olağanüstü karmaşıklık düzeyini anlamaya başlamak istiyorsak beyne tamamen yeni bir araçla bakmamız gerek.
Lylanın Rusyada nerede olduğunu bilsek bile üslerim kurtarma ekibi göndermenin uluslararası soruna yol açacağını düşünüyorlar.
Yat limanını bilsek bile, elimizde… teknenin adı ya da tarifi yok.
Oh, Ted! bilsek bile çalmamız gereken yere, zamanında varmamıza imkan yok. Ne çalacacağımızı.
Bay Dunn, o şeyi çıkardığımızda, ne olduğunu bilsek çok işimize yarardı.
Her ne kadar yasal veya kesin bir etkisi olmayacağını bilsek de… ahlaki olarak etkili olacağını umuyoruz.
Ve ne yazık ki, sonucu bilsek bile nasıl olduğunu muhakkak bilemiyoruz.
ruhun gizlerini bilsek bile bu mükemmel mutluluk değildir.