Examples of using Bir kediye in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ama asla öfke ile ateş etmedim ya da bir kediye.
Kuşu yiyip bunu kuşun ailesine anlatan bir kediye benziyorsun.- Teşekkürler.
Bu adamın ruhunu bir kediye soktum.
Bu adamın ruhunu bir kediye yerleştirdim.
Peki, kayıtlarda dediğiniz gibi Asla bir kediye ateş etmediğinizle.
Hayır ama şunu öğrendim, bir kediye Amaretto içirirsen ilginç şekilde bir süre kıpırdamadan duruyor.
Şu halinize bir bakın kockoca iki adam bir kediye papyonla cep koruyucu takmaya çalışıyor.
Bugünün davaları. Ağaç bir kediye sıkışmış, cadı alaycı davranıyor, kanalizasyon canavarı başka bir sokağı yiyor.
Kesinlikle haklısın Veya ağaçtaki bir kediye yardım edebilir… veya Kızıl Haç için yardım toplayabilir…
Sevdiğim adamı korumanın tek yolu… Onu bir kediye dönüştürdüm.
Sevdiğim adamı korumanın tek yolu… Onu bir kediye dönüştürdüm.
Ben de bunu öğrenmek istiyorum çünkü bir kediye çarpmadığın kesin.
Ben de bunu öğrenmek istiyorum çünkü bir kediye çarpmadığın kesin.
Elbette bir adamı, bir kediye nafaka ödemeye zorlamazsınız, değil mi?
Seni bir kediye çevirmek, erkek hâline getirip yakından görenlerin inanmasını sağlamaktan çok farklı.
Hayır, köpeğin midesini açıp incelediğimde bir kediye ait sindirilmemiş bağırsak parçaları buldum.
Bir kediye bakıyorum da… ben Afrikadayken onu besleyebilir misin?
Eğer beklersek bir şey çıkar, bir kediye da… öyle bir şey ve peşinden kovalarlar.
Bir kediye pijama ne kadar lazımsa, ona da Rusça o kadar lazımdı.
Bir kediye benziyordu.