Examples of using Borç in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bay Morita sermaye olarak borç para kullanarak bir işe başladı.
Baltimoreun batısında borç dağıttığı bir masaj salonu var.- Mordecai.
Yaklaşık borç 33 milyon dolar?
Bana borç ver.
İhtiyacım olursa bana biraz borç para verebileceğini söylemiştin.
Kızları otele götürmek için babandan borç para alırdım.
Şart yok, borç yok.
Borç para senin ticaretin.
Christian, Sullyden borç para aldigi siralarda Arizonada tibbi bir firmada çalisiyordum.
Sana mutfağın için borç verdim, yaptırmadın bile!
Yaklaşık borç 33 milyon dolar.- Hayır, efendim?
Taşınmayacaklar, çünkü onlara borç vereceksiniz.
Ve postaneden parayı almak için 50 sent borç ver.
Kendi hayatını sona erdirmek için. Hap almak için borç para almak zorunda kaldı.
Dediler ki ağabeyim hayattayken, onlardan borç para almış.
Senin ortağa borç ver şunu.
O zaman Borç Adama ihtiyacınız var.
O borç paralarla yaşayan tiplerden. Şimdi anlıyorum.
Sana mutfağın için borç verdim, yaptırmadın bile! Peki borçlar? .
Kız Borç!