BULMAYA in English translation

to find
bulmak
bulacağını
bulunması
bulabilmek için
to figure out
anlayabilmek için
bulmaya
anlamaya
çözmeye
düşünmemiz
halletmem
karar
hesaplamak
anlamaya çalışıyor şeftali dondurmasının bittiğini
keşfetmeye
to get
almaya
var
bulmaya
gitmek
getirmeye
alacağım
ulaşmaya
elde etmek
girmek
yakalamaya
to locate
bulmaya
yerini tespit etmek
yerini
tespit
yerini saptamaya
yerini belirlemek için
bulunması
to track
takip
izlemeye
bulmaya
izini sürmeye
izini
izleyebilir misin
to trace
izlemek
bulmaya
takip
izini
tracee
to finding
bulmak
bulacağını
bulunması
bulabilmek için
to found
bulmak
bulacağını
bulunması
bulabilmek için
to figuring out
anlayabilmek için
bulmaya
anlamaya
çözmeye
düşünmemiz
halletmem
karar
hesaplamak
anlamaya çalışıyor şeftali dondurmasının bittiğini
keşfetmeye

Examples of using Bulmaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
O kazadan beri iş bulmaya çalışıyor.
HE'S BEEN TRYING TO FIND A JOB EVER SINCE THAT INCIDENT.
Farklı bir yol bulmaya çalışacağız.
TRY TO FIND A WAY AROUND IT.
Bir an önce onları bulmaya çalışalım.
AND I will TRY TO FIND THOSE PEOPLE.
Jerry Raigan, azıcık bir mutluluk bulmaya çalışıyor, o kadar.
JERRY RAIGAN, TRYING TO FIND A LITTLE HAPPINESS, THAT'S ALL.
Tıp okulumu bitirdikten yıllar sonra çocuğumu bulmaya çalıştım.
YEARS LATER AFTER I FINISHED MED SCHOOL, I TRIED TO FIND THIS CHILD.
Bo-gum bi̇r kova bulmaya gi̇di̇yor.
An8}BO-GUM GOES TO FIND A BUCKET.
Arkadaşımız Elkayı bulmaya çalışıyoruz.
WE'RE DESPERATE TO FIND OUR FRIEND ELKA.
Bunu bulmaya çalışıyorum.
Still trying to determine that.
Dişi, erkeği gidip yiyecek bulmaya ikna etmek için bunu kullanır.
The female uses it to persuade the male to go out to find food.
Bulmaya çalışmak mı?
Mükemmel ağacı bulmaya gittiğinden beri gözükmedi.
Not since he went in search for the perfect tree.
Bak şimdi Sami bulmaya ve buradan canlı çıkmaya odaklanmalıyız.
Look, our focus now is finding Sam and getting out of here alive.
Sallyyi bulmaya gideceğim.
Seni bulmaya gitmişti.
He went looking for you.
Ömer için bir koltuk bulmaya ne dersiniz, olur mu?
How about we find a seat for, uh, Omar, shall we?.
Oyuncağınızı bulmaya yardım edebilirim Bay Kord.
I'm happy to help you find your missing trinket, Mr. Kord.
Yeni bir kreş bulmaya ne dersin?
We find a new preschool. How about that?
Chloe onu bulmaya çalışsın, Doylea da bilgi verin.
Have Chloe track it down. Keep Doyle in the loop.
Onu bulmaya gidiyoruz.
Alexi bulmaya gelip onun yerine Jody ve Claire ile mi karşılaştı?
Came here looking for Alex and then found Jody and Claire instead?
Results: 11909, Time: 0.0762

Top dictionary queries

Turkish - English