DÜŞMEYE in English translation

to fall
düşmeye
aşık
düşecek
düşürmeli
düşen
yağmaya
sonbahara
fall
çekilin
to drop
bırakmaya
düşürmek
düşmeye
atmak
indirmeye
damla
uğramak
düşecek diye
to tumble
düşmeye
going
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
slipping
kayıp
bir hata
kayma
fişi
kağıdı
kaçmasına
gizlice
makbuzu
arasından kayıp gitmesine
elinden
to decline
reddetmeye
azalmaya
düşmeye
geri çevirmek
gerilemeye
düşüşe
düşüşün
to plummet
düşmeye
to crash
kalacak
çarpmak
yatacak
kaza
çökmesine
düşmesine
çökertmeye
çarpışmaya
kazası
çökecek

Examples of using Düşmeye in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Dörtlü motorlar yüzde yüz. Düşmeye başlıyoruz.
One hundred percent on the roll jet quads. We're starting to tumble.
Bir parmağın dokunuşu ile düşmeye ayarlanmış nötron yansıtıcısı.
Rigged to drop at the touch of a finger. It's a neutron reflector.
Lerden sonra dünya sıcaklığı önemli ölçüde düşmeye başladı.
From the 1550s onwards, temperatures around the world began to drop dramatically.
Gezegenin yüzeyinde sıcaklık düşmeye başlıyor.
Temperatures are beginning To drop. On the planet's surface.
suç hemen düşmeye başladı.
crime began to drop immediately.
Karlar ilk düşmeye başladığında beni görmeye gelecek misin?
Will you come see me when the first snow falls?
Kan basıncı düşmeye başlayınca halotanı azaltmıştım.
I dialed the halothane down when her pressures started getting dicey.
Düşmeye başladı.
It's starting down.
Safra kesesinin alınması neden düşmeye sebep olsun ki?
Why would having your gallbladder removed cause a fall?
Ve düşmeye başlıyoruz.
And we start going down.
Şimdi de hayalinin peşine düşmeye hazır: Wimbledonu kazanmak.
Now is he getting ready to go after his dream-- winning Wimbledon.
Bombalar düşmeye başladı.
The bombs started dropping.
Düşmeye başladığımda daha çocuktum.
I was a child when I fell.
Hava sıcaklıkları düşmeye devam ediyor.
Temperatures are going to do nothing but go down.
Çenemiz düşmeye başladı.
I'm starting to get oLdand talkative.
Sonra her şey düşmeye ve kanı akmaya başladı.
And then everything was falling; she was bleeding.
Tyson düşmeye hazır olduğu zaman.
When Tyson was ready to go.
Gökten ölü kuşlar düşmeye başladı ve kimse nedeninin bilmiyordu.
Dead birds started to fall down from the sky and nobody knew why.
Notları düşmeye başlayınca, evet.
When his grades began to falter, yes.
Bombalar düşmeye başlıyor.
The bombs started dropping.
Results: 343, Time: 0.0766

Top dictionary queries

Turkish - English