Examples of using Daracık in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Parlak, daracık ve kıpkırmızıydı.
Kızlar daha genç ve giysiler daracık.
Lütfen. Onun o daracık, ıslak amını.
Lütfen. Onun o daracık, ıslak amını.
Giyince Suzie daracık elbiseleri.
Genç ve daracık.
Sokaklar daracık trafikle boğuşuyorsun, hayatın gözlerinin önünden geçiyor.
O daracık kedi kostümü tamamen uygunsuz kaçar.
Kıçına giydiğin o daracık Wolverine kıyafetinle, bizi buradan çıkaracaksın.
Hiç daracık bir deri pantolonu üstünüzden çıkarmayı denediniz mi?
Bu daracık zırh.
Daracık ve hassas olan o mükemmel kukumav.
Daracık arka sokaklarda lamba hak getire.
Daracık sokaklarda yaşayıp yüzüne fare pisliği süren ben değildim.
Onun gibi, tatlım… Daracık giysiler, zevksiz, biliyorsun?
O ufacık daracık kostümler içinde durmak ne kadar zor biliyor musun?
Daracık giysilerle.
Kıçına giydiğin o daracık Wolverine kıyafetinle, bizi buradan çıkaracaksın. Silahlarınızı indirin.
Daracık, kısa bir şort ve deri askılı bir üst.
Daracık kısa bir şort ve deri askılı üst?