Examples of using Devam etmek zorunda in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Gezisine gizlice devam etmek zorunda kaldı.
Tıpkı bizim gibi yaşamaya devam etmek zorunda kalırsan kendini öldürür müsün?
Öğretmenliğe devam etmek zorunda değilsin herhalde?
Bond devam etmek zorunda, çünkü adam blöf yapıyor.
Sanırım bu işe sensiz devam etmek zorunda kalacağız dostum.
Sanırım buna sensiz devam etmek zorunda kalacağız. Biliyomusun?
Sanırım buna sensiz devam etmek zorunda kalacağız.
Program devam etmek zorunda sanırım. Şerefsiz.
Şerefsiz. Program devam etmek zorunda sanırım.
Program devam etmek zorunda sanırım. Şerefsiz.
Şerefsiz. Program devam etmek zorunda sanırım.
Antibiyotiğe devam etmek zorunda kalacaksın, ama tehlike içermekte.
Hayat, devam etmek zorunda, Jack.
Devam etmek zorunda kalacaksın.
Hayatıma devam etmek zorunda kaldım.
Yani Mikael istese de istemese de devam etmek zorunda.
Eğer birimizin yardıma ihtiyacı olsaydı, uyuşturucuya devam etmek zorunda kalırdık.
Büyük ihtimalle evi satmamız gerekecek, ve sende çalışmaya devam etmek zorunda kalacaksın.
Daha başarılı konuşmacılar bulamazsak, öğretmenlik yapmaya devam etmek zorunda kalacağız.
Senin üzüntünü abliyorum sevgilim ama hayat devam etmek zorunda.