DOĞAL in English translation

natural
doğal
doğa
normal
doğuştan
nature
doğa
tabiat
doğal
yapısı
niteliği
spontaneous
spontane
kendiliğinden
doğal
ani
anlık
doğaçlama
hazırlıksız
kendi kendine
aniden
i̇çten
native
yerli
yerel
ana
doğal
özgü
kızılderili
anavatanı
anadili
ana dilini
inherent
doğal
doğasındaki
bilincinde
doğuştan
özünde
içsel
yapısal

Examples of using Doğal in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu yüzden insanlar doğal yumurtaları kapımıza atıyorlar! Merhaba,!
And that's why people throw nature's eggs at our door!
Performans sanatlarının doğal versiyonu gibi.
It's like nature's version of performance art.
Hektarlık doğal alan, Moskova nehrinin dik kıyalarına bakmaktadır.
The 390 hectare scenic area overlooks the steep banks of the Moskva River.
Evet ama çipin doğal ortamdaki davranışının bir kopyası gerekli bana.
Yes, but I would need to replicate the chip's function in a neutral environment.
Burası, doğal koruma alanı ilan edilsin istiyorsunuz.
You want this place to be declared as a nature reserve.
Doğal görünmeye çalışın.
Try to be natural.
Ben doğal sarışınım.
I'm a natural blond.
Doğal ortamda bir durumun sonucunu rakibimin belirlemesine asla izin vermem.
In the wild, I would never let a rival dictate the outcome of a situation.
Azrail olmak doğal bir afet, bir kasırga, orman yangını gibi.
A reaper is a force of nature, a hurricane, a forest fire.
Bu bilgisayar görüntüleri… doğal yaşlanma sürecinin birer tahminini veriyor.
These computer-generated images are only an approximation… of the natural aging process.
Çok sert doğal bir ipliktir. Kaktüs yaprağından yapılır.
It's a naturally stiff fiber woven from the leaf of a cactus plant.
Doğal, fiziksel bir hareket.
It's a natural bodily function,
Doğal olarak Nazi Partisinin üyeleride.
Of course, members of the Nazi party also took an oath.
Doğal ve mantıklı.
It's natural and logical.
Doğal bir probiyotik.
It's a natural probiotic.
Doğal ama sert olabilir.
It's natural, but it can be rough.
Doğal, onlar insan.
It's natural. It's human.
Kasabada doğal fıstık ezmesi satan tek bir yer var.
There's only one store in town that sells all-natural peanut butter.
Marsta yetişmiş tamamen doğal, organik patates.
Are natural, organic, Martian grown potatoes.
Oysaki doğal ve zevk verici bir girişim olabilir.
It can be a natural, zesty enterprise.
Results: 13062, Time: 0.0598

Top dictionary queries

Turkish - English