NATIVE in Turkish translation

['neitiv]
['neitiv]
yerli
native
local
domestic
indian
indigenous
aboriginal
resident
yerel
local
native
domestic
regional
indigenous
municipal
ana
main
mother
primary
major
master
moment
central
base
native
mama
doğal
natural
nature
spontaneous
native
inherent
özgü
unique
specific
peculiar
native
very
particular
indigenous
characteristic
typical
thing
native
kızılderili
indian
injun
native american
redskin
lndian
squaw
cherokee
anavatanı
motherland
homeland
fatherland
mother
vaterland
homeworld
anadili
native language
first language
the vernacular
ana dilini
mother tongue

Examples of using Native in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
So the government lied to the Native Americans for many years.
Hükümet, Amerikan Yerlilerine yıllar boyu yalan söyledi.
And married a native.
Ve yerlilerden biriyle evlendi.
Any chance he could be Native American?
Amerikanın yerlilerinden olma ihtimalin var mı?
With the men gone, we're worried about the native element.
Erkekler gidince yerliler hakkında endişelerimiz var.
New Orleans native, I take it?
New Orleans yerlisiyim, hallederim?
They found a phone and live with a woman who married a native.
Yerlilerle birlikte kalıyorlarmış, bir telefon bulmuşlar.
It's possible he's a private contractor that went native.
Yerlilerle çalışan bir paralı asker olma ihtimali var.
He traded with the native Americans.
Amerikan yerlileriyle alış veriş yapardı.
Just think what the United States did for the Native American populations.
Birleşik Devletlerin Amerika yerlilerine ne yaptığına düşünün.
He lost his house to the Native Americans.
Evini yerlilere kaptırdı.
But don't the Native Americans know he has nowhere else to go?
Yerliler gidecek bir yeri olmadığını bilmiyorlar mı?
The Native Americans have purchased the land out from under us.
Yerliler ayağımızın altındaki toprağı satın aldılar.
The Native Americans put it in the blankets they gave us.
Yerliler bize verdikleri battaniyelere koymuşlar.
The damage done by this disease significantly aided European attempts to displace and conquer the native population.
Bu hastalıkların yerlilere verdikleri zararlar önemli ölçede avrupalıların istilalarına yardımcı olmuştur.
I'm a native son of South Central, Bosch.
Güney Orta bölgenin yerlisiyim ben, Bosch.
Like the British giving blankets infected with smallpox to Native Americans.
Aynı İngilizlerin Amerika Yerlilerine çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri verişi gibi.
The native bare-asses also say,"The water has no hair to hold on to.
Baldırı çıplak yerlilerin de söylediği gibi; Suda tutunabileceğin bir saç yoktur.
He made the face in protest because of what Vance said about native Alaskans.
O suratı Vancein Alaska yerlilerine söylediği şeyi protesto etmek için yaptı.
Older than that, predates native Americans for sure.
Onların Amerikan yerlilerinden daha eski zamanlarda yaşadıkları söylenir.
Native spirituality. What do I mean by Native?
Yerliden kastettiğim nedir? Yerli ruhaniliği?
Results: 2085, Time: 0.0801

Top dictionary queries

English - Turkish