Examples of using Endişelenecek bir şey in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Endişelenecek bir şey yokmuş.
Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
Endişelenecek bir şey yok, tamam mı?
Ben endişelenecek bir şey var gibi olduğu sürece.
Öyleyse endişelenecek bir şey yok.
Eminim endişelenecek bir şey yoktur.
Endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum, tamam mı?
Ben ve Brandon konusunda endişelenecek bir şey olmadığını söyledim.
Desteğimiz sayesinde endişelenecek bir şey olamaycak harika!
Bana göre endişelenecek bir şey yok.
Ben sürersem endişelenecek bir şey kalmaz.
Bu gerçekten hakkında endişelenecek bir şey değil.
Bu kesinlikle hakkında endişelenecek bir şey değil.
Bu, Toma hakkında endişelenecek bir şey daha verecektir.
Endişelenecek bir şey olmadığını söyle ona.
Evet, endişelenecek bir şey yok.
Evet, endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum.
Ve endişelenecek bir şey istiyorsanız, kız arkadaşını bul.
Ve endişelenecek bir şey istiyorsanız, kız arkadaşını bul.
Evet. Javier, endişelenecek bir şey olmasa, mutlu olamazdın.