Examples of using Epeyce in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Planck, aynı zamanda görelilik teorisini uzatmak için epeyce katkıda bulunmuştur.
Kızıl saçları var, epeyce iri.
Maia son bir kaç gündür bunu epeyce çizmiş.
Epeyce pahalı bir elbise.
Şu anda epeyce zeki hissediyorsundur.
Eurekadaki geleceğiniz epeyce karmaşıklaşmak üzere. İçiniz rahat olsun.
Bu da mutasyonu epeyce hızlandırıyor.
Affedersiniz leydim, Bay Mellors kulübenin anahtarı için epeyce gürültü yapıyor.
Söylediklerin hakkında epeyce düşündüm.
Epeyce altın.
İçerisi epeyce serinledi değil mi?
Epeyce uzun bir sözcük.
Bak Sketch, epeyce hızlı koş kısmını unutma.
Büyümek için epeyce vaktin var.
Bu, kaçışımızı epeyce zorlaştıracak.
Sohbet ettiğimizi düşündüm. Biliyorsun, ben epeyce.
Bence bu şahıs kung fuda epeyce hünerli!
Beyaz çerçevesi temiz. Üstünde epeyce yazı var.
Epeyce, efendim.
Sohonun epeyce güneyindeki. Hayır, dostum.