GÖTÜR in English translation

take
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
get
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
bring
getirmek
götür
götürün
getirir misin
buraya getirin
back
geri
arka
tekrar
yeniden
yine
arkadan
sırt
döndü
dönerim
dönüş
lead
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik
drive
sürücü
sürüş
bir sürüş
sür
arabayla
kullan
diski
sürün
götür
sürerim
away
uzak
çekip
hemen
uzaktan
ayrı
uzaklaş
gitti
kaldı
buradan
bir kenara
deliver
teslim
kurtar
götür
ver
doğurtmak
ilet
getir
ulaştır
gönder
dağıt
to her
ona
onunla
kıza
kadına
anneme
yanına
götür
taking
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün

Examples of using Götür in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bumblebee, götür onları buradan. Autobotlar, saldırın!
Bumblebee, get them out of here! Autobots, attack!
Şimdi beni tezgahımıza götür, belki zamanla seni affedebiliriz.
And perhaps, in time, we can forgive you. Now lead me to our Loom.
Ben kitabı alacağım, sen Cassiei sahile götür.
I will get the book, you drive Cassie to the beach.
Ayrılırken bu şeyi odana geri götür.
Bring this thing back to your room when you're leaving.
Güzel girişti.- Şimdi hepsini gemine götür.
Now, get them back to your ship. Nice entrance.
Bu raporu konsolasa götür. Anakin?
Anakin, deliver this report to the chancellor?
Danielle, Alexi buradan götür. Hayır, dur!
Danielle, escort Alex away from here.- No! Wait!
Şimdi beni tezgahımıza götür, belki zamanla seni affedebiliriz.
Now lead me to our Loom, and perhaps, in time, we can forgive you.
Anakin, Senatörü kendi gezegeni Nabooya geri götür.
Anakin, escort the senator back to her home planet of Naboo.
Babamdan anahtarları al ve bizi radyoya istasyonuna götür.
And get Dad's keys and drive us to the radio station.
Şimdi atları kayanın öbür tarafına götür.
Now get those horses on the other side of that rock.
Irk savaşı çıktığında sana destek olsun diye Asyalı birini götür.
When the race war goes down. Bring an Asian guy in case you need backup.
Sıcaktan. Onu villaya götür.
It's the heat… See her back to the villa.
Yakıtı götür.
Taking the fuel.
Götür bizi Bize vaadettiğin topraklar var.
Deliver us There's a land you promised us.
Hepsini götür ver.
Give it all away.
Harika, Cambridgeteki en iyi hamburgerciye götür beni o zaman.
Great, lead me to the best burger joint in cambridge.
Bayan Fraseri odasına götür.
Take Mrs. Fraser to her room.
Randolph Carter. Malcolm, Bay Randolph Carterı lütfen karakola götür.
Malcolm, drive Mr Randolph Carter to the station, please. Randolph Carter.
Şimdi atları kayanın öbür tarafına götür.
On the other side of that rock. Now get those horses.
Results: 10708, Time: 0.0776

Top dictionary queries

Turkish - English