GÖTÜRDÜĞÜNÜ in English translation

took
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
led
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik
you brought
getiriyorsun
getirirsen
getirirsin
getir
getirin
getirir misin
götür
sen getireceksin
soktun
drove him to
got
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
taking
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
take
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
takes
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
leads
kurşun
baş
ipucu
öncü
başrol
sebebiyet
bir ipucumuz
bir ipucunu
kılavuz
liderlik

Examples of using Götürdüğünü in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Amaç, bilinç akışı oluşturup seni nerelere götürdüğünü görmektir.
The idea is to create a stream of consciousness and see where that takes you.
Liderin Bruceu nereye götürdüğünü öğrenmeni istiyorum.
I want you to find out where the leader's taking Bruce.
York Pretenderın İskoçu İngiltereye götürdüğünü söylediler.
They say the York Pretender leads the Scottish into England.
Evine gönderin ve rüyalarının onu nereye götürdüğünü öğrenin.
Send him home. See where his dreams take him.
Şimdi bana Hansenın onu nereye götürdüğünü söyleyebilir misin?
Now can you tell me, where is Hansen taking him?
Seni oraya kimin götürdüğünü düşünüyorsun?
Who do you think takes you there?
Tanıdığı adamın çıkmaya hazır olduğunu ve June Bugın mekanına götürdüğünü iddia ediyor.
He claims he knows the guy ready to step up and take June bug's place.
Ama bu girdap jeneratöre götürdüğünü fark ettik.
But I noticed that this leads this vortex generator.
Pekiyi o kızlar için ne zaman birilerinin götürdüğünü düşüneceksiniz?
When are you gonna admit there's somebody taking these girls?
Sadece dolaşalım ve bunun bizi nereye götürdüğünü görelim.
Let's just wander and see where it takes us.
Pekala tamam ama bunun bizi nereye götürdüğünü bilmek istiyorum.
All right, fine, but I want to know where this leads.
Birkaç içkiden sonra vampirin Mariayı götürdüğünü gördüm.
After a couple of drinks, I just saw a vampire take Maria.
Dün Cuseun eşyalarını benim aşağımdaki koridorda… bir odaya götürdüğünü gördüm.
Yesterday, I saw cuse taking his stuff.
Ama yolculuğun, onları nereye götürdüğünü pek azımız biliyoruz.
But very few of us know where the journey takes them.
Pek çok kez bu işin benden bir parça götürdüğünü hissettim.
There have been times I felt this job take a piece of me.
Ben Brigadein beni Santa Cruza götürdüğünü söyleyin.
Tell'em Ben Brigade's taking me to Santa Cruz.
Ama şimdi yaptığı seçimin onu nerelere götürdüğünü biliyoruz değil mi?
But now we know where that choice leads, don't we?
Yarının beni nereye götürdüğünü göreceğiz.
We will see where tomorrow takes me.
Kepnerın bir fareyi o odaya götürdüğünü gördüm.
I saw Kepner take a mouse into that room.
Kız İzci grubuma liderlik ettiğini… ya da okul giysileri için beni alışverişe götürdüğünü.
Or taking me shopping for new school clothes.
Results: 474, Time: 0.0394

Götürdüğünü in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English