GARIP in English translation

weird
garip
tuhaf
acayip
çok garip
biraz tuhaf
strange
garip
tuhaf
ilginç
yabancı
enteresan
odd
garip
tuhaf
tek
acayip
ilginç
biraz garip
sıradışı
küsur
funny
komik
tuhaf
garip
ilginç
gülünç
eğlenceli
esprili
awkward
garip
tuhaf
beceriksiz
zor
garip bir durum
biraz garip
tuhaf bir durum
hantal
sakar
uygunsuz
bizarre
tuhaf
garip
acayip
çok tuhaf
unusual
alışılmadık
sıradışı
olağandışı
garip
tuhaf
anormal
alışılmadık bir şey
alışılmadık bir durum
beklenmedik
sıra dışı
freaky
garip
tuhaf
çılgın
acayip
korkunç
ucube
korkutucu
ürkütücü
ürkünç
peculiar
tuhaf
garip
acayip
özgü
özel
özgün
çok garip
creepy
ürkütücü
korkunç
ürkünç
tuhaf
korkutucu
garip
iğrenç
ürpertici
ürkütücü mi

Examples of using Garip in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Gerçekten garip kıyafetler giyiyor, kulaklıklar takıyor. Çinli.
Headphones. Wears really funky clothes, She's Chinese.
Bayan Dahl, kızınız okula geldiğinden beri çok garip davranıyor.
Miss dole, your daughter's been behaving very oddly since she came to this school.
Ve sen de, kapıda duran garip adam?
And you, too, creepy guy standing in the door?
Ne görüyorsunuz? Çok garip bir el görüyorum.
What do you see? I see a very peculiar hand.
Gerçekten garip kıyafetler giyiyor, kulaklıklar takıyor. Çinli.
Wears really funky clothes, She's Chinese. headphones.
Söyle bana, son zamanlarda Tomun garip davrandığını düşündün mü?
Tell me, have you noticed Tom behaving oddly recently?
Oldukça hoş… değil de garip gibi biraz.
A little creepy, though. It's, uh, it's pretty.
Ne görüyorsunuz? Çok garip bir el görüyorum.
What do you see? SPINK: I see a very peculiar hand.
Biraz garip giyiniyor ama dediğin imkansız.
He might dress a little funky, but that's impossible.
İkiniz de ya çok sevimlisiniz ya da çok garip.
Very sweet or very creepy. You two are both either.
Cruzun son bilinen adresini aradım. Garip bir belirsizlik.
So I placed a call to Cruz's last known residence. Oddly vague.
İçinde kara büyünün bazı… garip yan etkileri var.
The dark magic within her has had some peculiar side effects.
Dans et çılgınca ve çal bakalım o garip şarkıyı ölene kadar.
Lay down that boogie and play that funky music till you die.
Cruzun son bilinen adresini aradım. Garip bir belirsizlik.
Oddly vague. So I placed a call to Cruz's last known residence.
Büyük babanın striptiz kulübü değilse,… hala garip.
It's not your grandfather's strip club, but it's still creepy.
Dans et çılgınca ve çal bakalım o garip şarkıyı ölene kadar.
Lay down the boogie and play that funky music till you die♪.
Ama şüpheleniyor, Peter, çok garip davranıyor.
But he does suspect something, Peter, he's behaving really oddly.
aynı garip şapka.
it's the same funky hat.
Kulaklıklar takıyor. Çinli. Gerçekten garip kıyafetler giyiyor.
She's Chinese. Wears really funky clothes, headphones.
Kulaklıklar takıyor. Çinli. Gerçekten garip kıyafetler giyiyor.
Wears really funky clothes, headphones. She's Chinese.
Results: 23345, Time: 0.0388

Top dictionary queries

Turkish - English