Examples of using Haberse in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ne haber? Karanlıkta okumak gözlere zararlıdır.
Kimsenin haberi olmadan burada mahsur kalmak mantıklı değil.
Bundan tamamen yeni haberim oldu, önceden duymamıştım.
Haberi olmayacaktı… Ben ve Newt. Taşıdığımız embriyolardan kimsenin.
Janey. Ne haber sarı kardeşlerim? Janey?
Şaşırtıcı haber Cambridgeye gitmemiş olması.
Neyle mücadele ettiğinden haberi yok. Kendinde değil.
Neyle mücadele ettiğinden haberi yok. Kendinde değil.
Tamam, bulursanız haber veriri misiniz? Hayır.
WDZC Haberden Son Dakika. Hazır. Beş, dört, üç.
Doyleun anketten haberi olduğundan endişeleniyoruz efendim.
Köpekleri satmak istersen bana haber ver.
Çırağa ihtiyacım olursa haber veririm.
Ne oldu? Çanağı geri istemek için haberci göndermiş!
Aynen öyle. -Hey, ne haber millet?
Başbakanım! Başbakanım… Wudan bir haberci geldi!
Başbakanım! Başbakanım… Wudan bir haberci geldi!
Orada telefon kulübesi var, istersen haber vereyim.
Merhaba, Shawn, bir iyi, bir de kötü haberim var.
Kötü haberse.