HEMEN HEMEN HER GÜN in English translation

• almost every day
• practically every day
• just about every day
• nearly every day
• almost everyday

Examples of using Hemen hemen her gün in Turkish and their translations into English

İşe gidip döndüğünde hemen hemen her gün ek kazanç için onun yerine gider güzellik salonunu temizlerim.
When she goes to work, comes home, where she's been… I also clean her beauty parlor, almost every day, for extra income.

Bırakmak istiyorum'' derdi David. Hemen hemen her gün laboratuar da bana,'' sana bir şeyler.
Almost every day at the lab. I wanted to leave you with something David said to me.

Onları doyurmak için ceylan gibi büyük bir şey avlaması gerek hemen hemen her gün.
To support them she must kill something large, like a gazelle, nearly every day.

Kelly, seni çok özledim ve hemen hemen her gün sana mektup yazdım.
Kelly, I have missed you so much, and I wrote you almost every day.

oniler başkent Kyotoda hemen hemen her gün görünürlerdi.
the oni would appear almost every day in the capital, Kyoto.

Ama asıl annem göt oldu… çünkü hapiste hemen hemen her gün götümü siktiler.
Cause I actually got sodomized almost every day. But the joke's on her.

Odaları hemen hemen her gün temizleriz ama Bay Spenser'' Rahatsız Etmeyiniz'' kartını asmıştı.
We usually clean these rooms up almost every day but Mr. Spenser put"Do Not Disturb" on the door.

dünya çapında 70 milyon oyuncuya sahip ve bunların büyük çoğunluğu hemen hemen her gün bunu oynuyor.
has 70 million players around the world and most of these players are playing it almost every day.

yay çekip çıkardığı ve açık gri su bir iyi yapılmış olan öfkeli olmadan kovalarca ve thither Ben hemen hemen her gün bu amaç için gitti gölet sıcak yaz ortası.
made a well of clear gray water, where I could dip up a pailful without roiling it, and thither I went for this purpose almost every day in midsummer, when the pond was warmest.

Balayımızın hemen hemen her günü şnorkelle yüzdük.
We snorkeled almost every day of our honeymoon.

Hemen hemen her gün.
Almost every day.

Hemen hemen her gün.
Almost every day of the Lord.

Hemen hemen her gün.
Pretty much every day.

Hemen hemen her gün oradaydım.
I was there almost every day.

Hemen hemen her gün oynarım.
I play almost every day.

Hemen hemen her gün geliyor.
He comes almost every day now.

Hemen hemen her gün uğrar.
He stops by almost every day.

Hemen hemen her gün hıçkırıyor.
She has the hiccups almost every day.

Ben hemen hemen her gün gezerim.
I travel almost every day.

Tomu hemen hemen her gün ararım.
I call Tom almost every day.