HEMEN in English translation

now
şimdi
artık
hemen
derhâl
şu anda
şu an
simdi
şuan
bakalım
right
değil mi
doğru
tamam
hemen
sağ
tam
aynen
peki
iyi
düzgün
immediately
hemen
acilen
derhâl
anında
ivedilikle
just
sadece
az önce
yalnızca
yeni
tıpkı
yeter
tam
hemen
biraz
daha yeni
get
al
almak
hemen
var
bin
geç
çabuk
biraz
getir
alın
quickly
çabuk
hızlı
hemen
çabucak
hızla
acele
acilen
kısa sürede
çabuk , çabuk
çabuk bir şekilde
soon
yakında
birazdan
çabuk
erken
hemen
kısa süre
yakın zamanda
kısa zamanda
straight
düz
direkt
düzgün
hemen
dümdüz
hetero
heteroseksüel
dürüst
dik
açık
almost
neredeyse
hemen hemen
yaklaşık
az daha
sanki
âdeta
nerdeyse
az kalsın
will
olacak
eder
edecek
olur
gelecek
verecek
yakında
birazdan
olacak mı
hemen
ASAP

Examples of using Hemen in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sanırım hemen gitmem gerek.
I THINK I HAVE TO GO NOW.
McMurdo istasyonuna… bu koordinatlarda hemen arama başlatmasını emret!- Verildi!
Granted! Order McMurdo station to begin a search of those co- ordinates NOW.
McMurdo istasyonuna… bu koordinatlarda hemen arama başlatmasını emret!- Verildi!
Order McMurdo station to begin a search of those co-ordinates NOW.- Granted!
Hemen dönerim. Sherman.
SHERMAN. BE RIGHT BACK.
Seni okuldan hemen sonra alacağım.
I will PICK YOU UP RIGHT AFTER SCHOOL.
Hemen gelip alin.
AND NOW.
Hemen gitmeliyiz yoksa hepiniz öleceksiniz.
WE HAVE TO GO NOW OR YOU will ALL DIE.
Hemen teknoloji verin.
Give. NOW. Technology.
Onu hemen öldürmemiz gerek.
WE SHOULD KILL HIM NOW.
Hemen şimdi gidersem, çok geç olmadan dönebilirim.
IF I GO RIGHT NOW, I CAN BE BACK BEFORE IT'S TOO LATE.
Onu hemen öldürelim diyorum ben.
I SAY WE KILL HIM NOW.
Bir arkadaşımın bana güreşmeyi öğreten babasından hemen sonra.
RIGHT AFTER THIS FRIEND OF MY DAD'S, WHO TAUGHT ME TO WRESTLE.
Deniz altı patladığında hemen yanımda duruyordun.
YOU WERE STANDING RIGHT NEXT TO ME WHEN THAT SUBMARINE EXPLODED.
Solaryuma, eroin bağımlısı olan Mimsy Porterdan, hemen sonra giriyordum.
I USED THE TANNING BED RIGHT AFTER MIMSY PORTER, THAT SKANK.
An2} Hemen şimdi.
RIGHT NOW.
Tamam. Ben hemen geliyorum.
OKAY! I will BE RIGHT BACK.
Tamam tatlım, hemen geliyorum.
OK, HONEY, I will BE RIGHT UP.
John?- Hemen geliyorum.
JOHN? I will BE RIGHT THERE.
Yılın Genç Oyuncusu ödülümün hemen yanında.
RIGHT NEXT TO MY"ROOKIE OF THE YEAR" TROPHY.
Hareket edersen ölürsün. Eller yukarı, hemen!
Move. Or die. NOW.
Results: 73857, Time: 0.06

Top dictionary queries

Turkish - English