PRACTICALLY EVERY in Turkish translation

['præktikli 'evri]
['præktikli 'evri]
neredeyse her
almost every
nearly every
practically every
virtually every
most every
basically everything
hemen hemen her
almost every
practically every
nearly every
virtually every
hemen her
almost every
nearly every
practically every
virtually every
nerdeyse her

Examples of using Practically every in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yes.- Practically every day.
Hemen hemen her gün mü?- Evet.
Reporting live from somewhere. Now, it's practically every night.
Artık neredeyse her akşam bir yerden canlı yayın yapıyorum.
Practically every day.- Yes.
Hemen hemen her gün mü?- Evet.
On our TV's practically every night, as well as the cousin.
Televizyonumuz neredeyse her yerde. Bayan Solza.
Practically every company has some type of problems with the law.- I told you.
Size söyledim. Hemen hemen her şirketin hukukla ilgili bazı sorunları vardır.
For practically every activity known to man? You do know the Americans have a correct uniform?
Amerikalı erkeklerin neredeyse her etkinlik için farklı giyindiğini bilmiyor musun?
And is the same practically every day.
Ve hemen hemen her gün böyle.
For practically every activity known to man? You do know the Americans have a correct uniform?
Amerikali erkeklerin neredeyse her etkinlik için farkli giyindigini bilmiyor musun?
Unbelievable money. Practically every major corporation hides its cash offshore.
İnanılmaz miktarda. Hemen hemen her büyük şirket nakit parasını denizde saklar.
You drink, you gamble, you have different women here practically every night.
Neredeyse her gece farklı bir kadınla birlikte olursun. İçki içersin, kumar oynarsın.
I have seen you practically every day since Jenny was born.
Jenny doğduğundan beri neredeyse her gün görüştük.
Practically every doctor in the city is a member here.
Bu şehirde hemen hemen her doktor buranın üyesidir.
Castle has spent practically every day in the precinct for the past few years.
Castle son bir kaç senedir neredeyse her gün karakoldaydı.
This is unbelievable. Practically every doctor in the city is a member here.
Bu şehirde hemen hemen her doktor buranın üyesidir. Bu inanılmaz.
As a matter of fact, she saw his car there practically every day.
İşin aslı, o arabayı hemen hemen her gün orada gördü.
And practically every guy in the bar was hitting on me.
Ve bardaki hemen hemen her erkek bana asıldı.
Practically every word is derived and/or inflected.
Sözcüklerin -den ya da -dan eki almış hâlleridir.
She actually saves Harry in practically every book.
Neredeyse tüm kitaplarda Harryi kurtardı.
Practically every major corporation hides its cash offshore.
Pratikte her büyük kurum parasını kıyıdan uzakta saklar.
Practically every human civilization have been in touch with extraterrestrial beings.
Gerçekte her insan medeniyeti dünya dışı varlıklarla temas kurmuştur.
Results: 76, Time: 0.0373

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish