PRACTICALLY in Turkish translation

['præktikli]
['præktikli]
neredeyse
almost
nearly
practically
hardly
virtually
barely
's
hemen hemen
almost
practically
nearly
just
virtually
hardly
roughly
now
right
get
resmen
officially
formally
practically
literally
basically
just
totally
is
sayılır
sort of
almost
kind of
counts
practically
kinda
sorta
pretty
pratikte
practically
in practice
pratik olarak
practically
aslında
actually
in fact
really
well
basically
indeed
originally
essentially
honestly
know
teknik olarak
technically
practically
on a technicality
nerdeyse
of ner
where
are

Examples of using Practically in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Doesn't that make you two practically related?
Bu ikinizi teknik olarak akraba yapmıyor mu?
The chances of you ever seeing her again are practically non-existent.
Nerdeyse hiç yok. Onu tekrar görme ihtimalin.
I practically invented the formula: Young woman sells beer. Nervous, Dodoi?
Genç kadınlar bira sattırır formülünü ben geliştirdim sayılır. Gergin mi Dodoi?
Those two dating was practically my idea, so… Can we…?
O ikisinin çıkması benim fikrim diyebiliriz aslında.
Like when I practically killed Silver.
Silverı teknik olarak öldürdüğüm zamanki gibi.
I found it. these guns--they practically grow on trees in california.
Buldum. Bu silahlar Californiada ağaçta yetişiyor sayılır.
I mean, those two dating was practically my idea, so.
O ikisinin çıkması benim fikrim diyebiliriz aslında.
You practically told me to.
Teknik olarak sen öyle yapmamı söyledin.
Practically everyone around here iscalled Evangeline.
Burada nerdeyse herkesin adı Evangeline.
I found it. these guns--they practically grow on trees in california.
Bu silahlar Californiada ağaçta yetişiyor sayılır. Buldum.
Since you brought me here, we practically live in the same room.
Beni buraya getirdiğinden beri aslında aynı odada yaşıyoruz.
Yeah, but we would be practically living together.
Evet ama teknik olarak birlikte yaşıyor gibi olacağız.
You can't blame them. Mars practically declared war on the Belt.
Mars nerdeyse Kuşaka savaş ilan etti. Onları suçlayamazsın.
he was practically my mentor.
akıl hocam sayılır.
This scene is practically pornographic.
Bu sahne teknik olarak pornografik.
With Lady Luck as my business partner, my victory is practically guaranteed!-Huh?
Ha? Leydi Şans benim iş ortağımken zaferim garanti sayılır!
I'm practically an orphan.
Teknik olarak ben bir öksüzüm.
It's like practically kissing him.
Nerdeyse, onu öpmek gibi bir şeydir.
And a pen pal's… practically a friend. Yes.
Mektup arkadaşı da… arkadaş sayılır. Evet.
You're practically my daughter.
Sen de teknik olarak benim kızımsın.
Results: 2215, Time: 0.0671

Top dictionary queries

English - Turkish