IÇINDE BEBEK in English translation

baby in
içinde bebek
içeride bir bebek
içine bebek

Examples of using Içinde bebek in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve belki, yalnızca belki,… yaklaşık 5 yıl içinde bebek yapıp eğer ölesiye çalışırsak… körfezde bir yazlık alacak kadar paramız olur.
In about five years we can afford a baby and a weekend shack at Gulf Shores. And maybe, just maybe.
İçinde bebek koltuğu var ama.
It has a kid's seat in it..
İçinde bebek elbiseleri, oyuncaklar, kitaplar var.
There's baby clothes, some toys, and some books.
İçinde bebek koltuğu var ama. O lan.
It has a kid's seat in it.
Kanlar içinde bebekler gibi ağlıyordu.
Covered in blood, crying like a baby.
Birkaç ay içinde bebeğimiz geliyor.
We got a baby comin' in a couple of months.
İçinde bebek olan çantayı nereye bıraktığınızı söylemeniz konusunda ısrar ediyorum.
I insist on knowing where you deposited the handbag that contained that infant.
Onun içinde bebeğe ayıracağım… ♪.
I will punch a baby bear in his…♪.
İki dakika içinde bebeği çıkarabiliriz.
We can have the baby out in two minutes.
Bira botun arkasında buzun içinde bebeğim.
Beer's on ice in the back of the boat, baby.
Kullanılmayan bir vazonun içinde bebeğini kaçırması için.
To smuggle her baby out in an unused urn.
Çömlekçilerden birine yalvardı: kullanılmayan bir vazonun içinde bebeğini kaçırması için.
Begged one of the potters to smuggle her baby out in an unused urn.
İki hafta içinde bebeğin yolda olabileceğini fark ettin mi?
Do you realize that in two weeks that kid could be on his way?
İçinde bebeğiyle arabasını çalmış.
Stole her car, with her child inside.
İki hafta içinde bebek sahibi olacağım.
I'm having a baby in two weeks.
Bir sandık içinde bebek bulunmuş.
Job found a baby in a chest.
Siktir! Gazetenin içinde bebek var!
Holy shit! There's a baby in that paper!
Kim içinde bebek olmadıktan sonra o evden çıkmaya ihtiyaç duyar ki?
Who needs to leave the house when there are no babies in it?
Içinde bebek değil.
Not with the baby inside.
Derken arabanın içine bir bakmış ve içinde bebek olmadığını fark etmiş, Bir zebra varmış.
But then she goes and looks in the cart and realizes it's not her baby in there, but a zebra.
Results: 743, Time: 0.0346

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English