KISIK in English translation

low
düşük
alçak
az
alt
aşağı
kısık
adi
azalmış
softer
yumuşak
yumuşacık
hafif
zayıf
narin
loş
uysal
yumuşattık
little
küçük
biraz
ufak
minik
az
azıcık
küçücük
kısa
hoarse
boğuk
sesin kısık
sesi kısık
slow
yavaş
ağır
sakin
durgun
tenha
kesat
yavaşla
squinky
kısık
squinty
şaşı
kısık
inek
soft
yumuşak
yumuşacık
hafif
zayıf
narin
loş
uysal
yumuşattık

Examples of using Kısık in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Göster bakalım.- Rahibe Pete bizden…- Daha kısık.
Show me.- even softer.- sister pete wants us to be.
Evet, sesim hâlâ biraz kısık.
Oh, yes, I am still a little hoarse.
gözleri kısık, Yahudi tipli.
pointy shoulders, squinty eyes, very Jewish.
Sanki biri onları kısık alevde.
Like someone was barbecuing them over a slow flame.
Rahibe Pete bizden…- Daha kısık. Göster bakalım.
Show me.- even softer.- sister pete wants us to be.
Benzerlik yok. Aynı kısık gözler?
No resemblink.- The same squinky eye?
Izgara yapıyor gibi. Sanki biri onları kısık alevde.
Like someone was barbecuing them over a slow flame.
Evet, sesim hâlâ biraz kısık.
Yes, I am still a little hoarse.
Göster bakalım.- Rahibe Pete bizden…- Daha kısık.
Even softer. Show me. Sister Pete wants us to be.
Sesin kısık.
You sound hoarse.
Kısık sesle konuş.
Lower you voice.
Kısık sesle aynı şeyi söyleyip duruyorum.
Saying the same things over and over with my voice down.
Gürültü engelleyici kulaklıkla bile kısık sesler çok yüksek gelir.
Even with noise-cancelling headphones, quiet sounds are very loud.
Müziği kısık tutmaya çalışın, olur mu?
Just try to keep the music down, okay?
Kısık gözlü adamların kaderinde mükemmel şeyler yapmak olduğuna inanılır.
In my culture, men with narrow eyes are destined to do great things.
Şu kısık korkunç sesin inanmamı güçleştiriyor olabilir.
It could be the low, scary voice that's giving me trouble.
Kısık gözleri ve biraz da sakalı vardı çenesinde.
His eyes were narrow, and there were a few whiskers on his chin.
Konumuz bu değil. Ama Jack Webb kısık bir sesle ve çok hızlı… Bir şekilde konuşurdu.
Jack Webb talked really fast with his voice down low.
Nefret mi? Birkaç kısık göz, geveze dil mi?
A few squinting eyes, wagging tongues? Hate?
Nefret mi? Birkaç kısık göz, geveze dil mi?
Hate? A few squinting eyes, wagging tongues?
Results: 135, Time: 0.0355

Kısık in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English