KALABALIĞA in English translation

crowd
kalabalık
seyirci
topluluk
insanlar
mob
mafya
çete
kalabalık
bir güruh
ayaktakımı
gangster
linç
people
kişi
millet
halk
insanlar
insanın
adamları
crowds
kalabalık
seyirci
topluluk
insanlar
crowded
kalabalık
seyirci
topluluk
insanlar
the rabble
ayak takımını
ayaktakımını
kalabalığa

Examples of using Kalabalığa in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Kalabalığa karışmalı ve onu görmeliyim.
I must mingle with the crowd and see him.
Kalabalığa Öncü Kıta sembolü taşıyorlar mı diye mi bakalım?
Wanna look at the crowd? See if anyone's wearing Vanguard symbol?
Kalabalığa karşı her zaman iyiydin.
You were always great with a crowd.
Platformun öbür tarafındaki kalabalığa zoom yapar mısın?
Can you zoom in to the crowd on the other side of the platform?
Kalabalığa karışıp kayboldu.
He disappeared in the crowd.
Kalabalığa karıştı ve yok oldu.
He ducked into a crowd and disappeared.
Üzerine benim elbiselerimi giyerek kalabalığa karıştıktan sonra birinci kattan ayrılmış olmalı.
He must have put on my clothes and blended in with the crowd leaving the first floor.
Onu kalabalığa bıraktık ve o da dönmemek üzere kaybolup gitti.
We dropped him off in the crowd, and he disappeared forever.
Kalabalığa inildeyerek neden nefesini harcıyorsun.
Why waste your breath moaning at the crowd.
Kalabalığa bak.
Look in the crowd.
O, kalabalığa yanlamasına sokuldu.
He edged sideways through the crowd.
Kalabalığa bak.
Look at the crowd.
Kalabalığa ateş açma emrini sen mi verdin?
Did you give the order to shoot on that crowd?
Bir serseri kalabalığa ateş açtıktan sonra kadının tek çocuğu arbedede ezilerek öldü.
Her only child was trampled to death, after some thug fired into a crowd.
Joey, kalabalığa el salla.
Joey, wave to the audience.
Kalabalığa bakınca seksolog Dr. Ruth ve Bill Clinton çıkmaya başladı sandım.
I look out in the crowd, I thought Dr. Ruth was dating Bill Clinton.
Kalabalığa karşı gerçekten hiç iyi değilimdir.
I-I-I'm really not good in front of crowds.
Kalabalığa karışma taktiği uygulayacağız.
Our strategy will be mingle with the crowd.
Evet, üzerinden kalabalığa nane şekeri atabiliriz!
Yeah, we can throw mints at the crowd from it!
Kalabalığa karşı gelmek istemediler ve kalabalık davranışına uydular.
They didn't want to stand out for the crowd. And went along with crowd behavior.
Results: 873, Time: 0.0392

Top dictionary queries

Turkish - English