Examples of using Kaldıkça in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Teknik olarak, o burada kaldıkça, evde sigara içilmiyor demektir. Yani sen de bırakmalısın.
Eee? Adamının onu öldürmesine izin vermedikçe ve burada bir yapışkan gibi seninle kaldıkça.
Kehanet der ki, orada yaşayan bizler saf kaldıkça, bozulmadıkça… orası bizimdir.
Sen onlarla birlikte kaldıkça, Gong Chan
Demek istediğim, insanlar birlikte yaşamak zorunda kaldıkça, birilerinin bunu başkalarının canıyla ödemesi gerekecek.
Rhesus hayatta kaldıkça… daha çok köy yakılacak ve daha çok masum insan katledilecek.
Rhesus hayatta kaldıkça… daha çok köy yakılacak
Anu ile hiçbir sorunum yok. Ama o burada kaldıkça oğlum böyle davranacak.
Sorun şu ki, politik mahcubiyet potansiyeli… bu iş sonuçsuz kaldıkça artıyor.
Sorun şu ki, politik mahcubiyet potansiyeli… bu iş sonuçsuz kaldıkça artıyor.
ilerlemek zorunda kalmayacağım, Kendimi toplamadığım sürece, yüzeyde kaldıkça, nereye nasıl gideceğime dair seçimler de.
On saniyen kaldı.- Anne!
Çocuk kalsın. Yalnız konuşmamız daha iyi olur.
Profesör Corman burada kalsın, onunla konuşmak istiyorum.
Şimdi paylaşacak bir şey kalmadı… çünkü babamız öldü.
Sağ elinizi kaldırın, lütfen.- Adım bu.
Orada kalsın. Projektör ve film çatı katında kalsın. .
Tuvalet kağıdı kalmadı! Organlar ağırdır!
Lütfen kolunuzu kaldırın Bay Wilson. Teşekkür ederim.
Sadece 30,000 kaldı. Çok yaklaştık.