KARIŞTIRIP in English translation

mix
karışımı
miks
karma
bir mix
melezlendiler
fiks
kaynaşmazsın
you to shuffle
karıştırıp
stirred
heyecan
karıştır
karışıklığa
vogda
çalkala
hareket
out
dışarı
çıktı
çıkar
dışında
uzak
çıkın
çıkış
çıkacak
orada
çıkart
i poke
karıştırıp
messing
karmaşa
berbat
uğraşmak
kargaşa
rezalet
darmadağın
karmakarışık
altüst
pisliği
karışıklık
mixed
karışımı
miks
karma
bir mix
melezlendiler
fiks
kaynaşmazsın
mixes
karışımı
miks
karma
bir mix
melezlendiler
fiks
kaynaşmazsın
blend in with
karıştırıp
do not confound

Examples of using Karıştırıp in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bilimle kara büyüyü karıştırıp savaşın dengesini bozmak istediler.
Combining science and black magic… they intended to upset the balance of the war.
Daima siparişi karıştırıp, işçilerimle kavga ediyordum.
Mixed up orders all the time And fought with my workers.
Zamanı karıştırıp tekrar yapabilirsiniz.
You mix it down time and again.
Beni Red Johnla karıştırıp vurmanı istemiyorum. Neden korkuyorsun?
And shoot me. Well, I wouldn't want you to mistake me for Red John?
Doğruyu batılla karıştırıp da bile bile gerçeği unutup gizlemeyin.
And do not mix the truth with falsehood, nor purposely conceal the truth.
Sonra da kağıtlarını karıştırıp bulduklarını bana söylemeni istiyorum. Onunla arkadaş olmanı.
Then rifle through his papers and tell me what you find.
Hakkı batıla karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin.
Do not mix truth with falsehood, or hide the truth when you know it.
Sanat ile müziği karıştırıp bir gösteri yapmak Oldukça eğlenceli olabilir.
It might be fun to mix music and art in a performance.
Seni karıştırıp kahvaltı için kızartacağım!
Gonna scramble you and fry you up for brunch!
Harç karıştırıp tuğla taşıyorum.
I mix mortar and pass bricks.
Hakkı batıla karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin.
And do not mix up the truth with the falsehood, nor hide the truth while you know it.
Şu şeyleri karıştırıp… ikiye çıkarmaya ne dersin?
And make it two? What do you say we shake things up.
Bardakları heyecanla karıştırıp hızla içer.
She shakes the glass excitedly, and drinks it quickly.
Kokaini speedle karıştırıp çektirdiler. Onlar.
They made me do some coke mixed with speed.
Kendi kanıyla, insan kanını sakinleştiriciyle karıştırıp sentezliyoruz.
We synthesize the sedative using his own blood mixed with human blood.
Yeni hizmetçi iç çamaşırlarımı Mannyninkilerle karıştırıp duruyor.
The new maid keeps mixing up my underwear with Manny's.
Biri maillerini karıştırıp duruyormuş.
Someone's been messing with her mail and stuff.
Bu adam önemsiz davaları… Karıştırıp baş ağrıtıyor.
That guy makes a lot of trouble, involving in any priority cases.
Aynı malı satıyoruz… ama farklı şekilde karıştırıp etiketliyoruz.
We all sell the same product--just mix it differently, put our own label on it.
Bir adamın kafasını karpuzla karıştırıp vurdu.
Mistook a man's head for a melon and shot it off.
Results: 129, Time: 0.0488

Top dictionary queries

Turkish - English