Examples of using Messing in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
You know, there's more to life than the blocks and messing with the youngers.
Let's stop messing with Chavo.
Shit, just messing.
Kahretsin, sadece karıştırmasını.Somebody messing with ship.
Biri gemiyi bozuyor.I don't believe you. Stop messing with my life!
Did Miss Messing say why she might want such a thing?
Bayan Messing, neden böyle bir şey istediğine dair bir şey söyledi mi?She's messing with me.
Benimle resmen uğraşıyor.No middleman, no messing around.
Aracı yok, karışıklık yok.And get back to work before you get us both fired. Quit messing with that parrot.
Ve ikimizi de kovdurmadan işinin başına dön. Papağanla uğraşmayı bırak.Messing with the settings. on this planet seems to be Uh, the magnetic field.
Gezegenin manyetik alanı görünüşe göre… ayarları bozuyor.So, now he will think twice before messing with me.
Artık bana bulaşmadan önce iki kez düşünecek.Miss Messing, you say? That's right?
Bayan Messing dediniz değil mi?Your friends messing with us?
Dostların bizimle mi uğraşıyor?Messing with the settings. Uh, the magnetic field on this planet seems to be.
Gezegenin manyetik alanı görünüşe göre… ayarları bozuyor.Messing with Mopalmo now won't get us anywhere.
He will think twice before messing with me. So, the theory of confrontation says now.
Artık bana bulaşmadan önce iki kez düşünür.Miss Messing teased Mr. Carling, sir, with the promise of a risqué encounter.
Bayan Messing, müstehcen bir buluşma vaadiyle Bay Messingle alay etmiş.And get back to work before you get us fired. Quit messing with that parrot.
Ve ikimizi de kovdurmadan işinin başına dön. Papağanla uğraşmayı bırak.This guy messing with you?
Bu adam seninle mi uğraşıyor?
