Examples of using Kaygılandırıyor in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Bu kız beni kaygılandırıyor.
Sağlık durumun beni kaygılandırıyor.
Bu onu çok kaygılandırıyor.
Bu bakışlar beni kaygılandırıyor.
Sessizlik kaygılandırıyor. Tahmin et.
Şu petrol zengini çocuk, kaygılandırıyor seni, değil mi?
Garip davranışların babanı da beni de kaygılandırıyor.
İndirme bölgelerimizin yerleri beni kaygılandırıyor.
Ama gördünüz ve bunun anlamı beni kaygılandırıyor.
Herşey mükemmel olacak'' lafı beni kaygılandırıyor.
Bu soruya yanıt vermemiş olman beni kaygılandırıyor.
Bu beni kaygılandırıyor.
Bütçe toplantısı mı seni kaygılandırıyor?
Kendi çocuğumun oraya gitmesi beni kaygılandırıyor.
Bu durum beni kaygılandırıyor.
Evet. Bu danaların bazıları beni kaygılandırıyor.
Önde olmak kaygılandırıyor beni.
Bu bakışlar beni kaygılandırıyor.
Seni yalnız bırakmak beni kaygılandırıyor, Julie.
Galiba dünyanın altüst olması beni daha fazla kaygılandırıyor.