KAYGILANDIRIYOR in English translation

worries
endişelenmek
endişe
merak
dert
tedirgin
merak etme
concerns
endişe
ilgili
kaygı
endişelenmek
ilgilendiren
am perturbed
worried
endişelenmek
endişe
merak
dert
tedirgin
merak etme
concern
endişe
ilgili
kaygı
endişelenmek
ilgilendiren
concerned
endişe
ilgili
kaygı
endişelenmek
ilgilendiren
anxious
tedirgin
gergin
endişeli
hevesli
kaygılı
endişelendiriyor
huzursuz
istekli
heyecanlı
sabırsız

Examples of using Kaygılandırıyor in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bu kız beni kaygılandırıyor.
That girl worries me.
Sağlık durumun beni kaygılandırıyor.
Your physical condition worries me.
Bu onu çok kaygılandırıyor.
It makes her worry too much.
Bu bakışlar beni kaygılandırıyor.
That look gives me worry.
Sessizlik kaygılandırıyor. Tahmin et.
Guess. The silence is worrying me.
Şu petrol zengini çocuk, kaygılandırıyor seni, değil mi?
You're worried about that oil guy, aren't you?
Garip davranışların babanı da beni de kaygılandırıyor.
We have both been concerned about your strange behaviour.
İndirme bölgelerimizin yerleri beni kaygılandırıyor.
I'm concerned about the placement of our drop zones.
Ama gördünüz ve bunun anlamı beni kaygılandırıyor.
But you did, and I'm concerned with what that means.
Herşey mükemmel olacak'' lafı beni kaygılandırıyor.
The'Everything should be great' stuff, it's worrying me.
Bu soruya yanıt vermemiş olman beni kaygılandırıyor.
It bothers me that you're not answering the question.
Bu beni kaygılandırıyor.
This troubles me.
Bütçe toplantısı mı seni kaygılandırıyor?
You're worried about a budget meeting?
Kendi çocuğumun oraya gitmesi beni kaygılandırıyor.
I'm worried about my own kid going there.
Bu durum beni kaygılandırıyor.
This situation is making me nervous.
Evet. Bu danaların bazıları beni kaygılandırıyor.
I'm concerned about some of these yearlings, ry. Yeah.
Önde olmak kaygılandırıyor beni.
It's me front I'm worried about.
Bu bakışlar beni kaygılandırıyor.
That look gives me wor.
Seni yalnız bırakmak beni kaygılandırıyor, Julie.
I'm concerned about leaving you alone, Julie.
Galiba dünyanın altüst olması beni daha fazla kaygılandırıyor.
I guess I'm more worried about the world falling apart.
Results: 77, Time: 0.0271

Top dictionary queries

Turkish - English