Examples of using Kaygılar in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Sorunlar ve korkular… taşıyanlar için. arzular, hayaller, tasarılar ve ayrıca kaygılar… Onun sözleri kalbinde.
Gözümü her kapadığımda kâbuslar, kaygılar, çarpıntılar, krizler başlıyor dostum.
Ler ile 1990larda alkolizme karşı gelişen kaygılar'' light'' olarak adlandırılan biraların yeniden yaygınlaşmasına neden olmuştur.
Temel meseleler arasında büyük bütçe açıkları ile ilgili kaygılar ve enflasyon ve dış açıklarla mücadele etme ihtiyacı yer alıyordu.
Pazar günkü olayların yol açtığı kaygılar, Sırp taraftarların İtalyanın Cenova kentinde oynanan bir futbol karşılaşmasındaki müteakip ayaklanmaları tarafından körüklendi.
Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar
onun küresel terör ağıyla ilgili kaygılar halk arasında azaldı.
doğaya adapte olmak yerine formal veya ideolojik kaygılar peşinde koşan mimari olarak tanımlar.
Mayıs 2012 seçimleri yaklaşırken, hükümetin kamuoyu anketlerindeki desteğini artırmak amacıyla IMF fonlarına abanmayı seçebileceği yönünde kaygılar da mevcut ve Lissovolik bütün önemli siyasi partiler sağlam bir ekonomi politikasına duyulan ihtiyaç konusunda anlaştığı takdirde bunun sorun yaratmayacak bir durum olduğu görüşünde.
estetik kaygılar, yapısal bütünlük,
bu kadar önemli ve unutulmaz Bunker Hill savaş gibi kaygılar, en azından.
Ciddi kaygılarım var.
Eğer birinizin bir düşüncesi veya kaygısı varsa şimdi söylemenin tam zamanı.
Judy nasıl kaygılanıyor bir bilsen.
Kaygılarınız olduğunu anlayabiliyorum.
Başka kaygıları bilmeyen bir adam.
Eminim profesörün kaygılarını anlayabiliyorsundur, Jack.
Judy nasıl kaygılanıyor bir bilsen.
Senin kaygıların benim kaygılarımdır. .
Tapınağın parasal kaygıları yoktur.- Yok hayır.