KAYGILAR in English translation

concerns
endişe
ilgili
kaygı
endişelenmek
ilgilendiren
worries
endişelenmek
endişe
merak
dert
tedirgin
merak etme
anxieties
anksiyete
endişe
kaygı
korku
gerginlik
fobi
concern
endişe
ilgili
kaygı
endişelenmek
ilgilendiren

Examples of using Kaygılar in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sorunlar ve korkular… taşıyanlar için. arzular, hayaller, tasarılar ve ayrıca kaygılar… Onun sözleri kalbinde.
His words are for those of us but also worries, problems, and fears. who carry in our hearts desires, dreams, plans.
Gözümü her kapadığımda kâbuslar, kaygılar, çarpıntılar, krizler başlıyor dostum.
Tachycardia, sweating, man. When I close my eyes, I have nightmares, anxiety attacks.
Ler ile 1990larda alkolizme karşı gelişen kaygılar'' light'' olarak adlandırılan biraların yeniden yaygınlaşmasına neden olmuştur.
By the 1980s and 1990s, growing concerns about alcoholism led to the growing popularity of"light" beers.
Temel meseleler arasında büyük bütçe açıkları ile ilgili kaygılar ve enflasyon ve dış açıklarla mücadele etme ihtiyacı yer alıyordu.
The root issues were fear of large budget deficits and the need to combat inflation and unsustainable external deficits.
Pazar günkü olayların yol açtığı kaygılar, Sırp taraftarların İtalyanın Cenova kentinde oynanan bir futbol karşılaşmasındaki müteakip ayaklanmaları tarafından körüklendi.
Adding to concerns sparked by Sunday's events was the subsequent riot by Serbian fans at a football match held in Genoa, Italy.
Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar
He also that received seed among the thorns is he that heareth the word; and the care of this world, and the deceitfulness of riches,
onun küresel terör ağıyla ilgili kaygılar halk arasında azaldı.
a cross-border operation into northern Iraq, concerns about bin Laden and his global terror network have waned among the public.
doğaya adapte olmak yerine formal veya ideolojik kaygılar peşinde koşan mimari olarak tanımlar.
physically ill, and which pursues formal or ideological concerns instead of adapting to nature and to the needs of ordinary human beings.
Mayıs 2012 seçimleri yaklaşırken, hükümetin kamuoyu anketlerindeki desteğini artırmak amacıyla IMF fonlarına abanmayı seçebileceği yönünde kaygılar da mevcut ve Lissovolik bütün önemli siyasi partiler sağlam bir ekonomi politikasına duyulan ihtiyaç konusunda anlaştığı takdirde bunun sorun yaratmayacak bir durum olduğu görüşünde.
There are also concerns that with elections approaching in May 2012, the government may resort to dipping into IMF funds in order to boost its support at the polls, an eventuality Lissovolik says might not be a problem if all key political parties agree on the need for sound economic policy.
estetik kaygılar, yapısal bütünlük,
aesthetic concerns, structural integrity,
bu kadar önemli ve unutulmaz Bunker Hill savaş gibi kaygılar, en azından.
the results of this battle will be as important and memorable to those whom it concerns as those of the battle of Bunker Hill, at least.
Ciddi kaygılarım var.
I have serious concerns.
Eğer birinizin bir düşüncesi veya kaygısı varsa şimdi söylemenin tam zamanı.
If anyone has any thoughts or concerns, now would be the time.
Judy nasıl kaygılanıyor bir bilsen.
You know how Judy worries.
Kaygılarınız olduğunu anlayabiliyorum.
I understand you have concerns.
Başka kaygıları bilmeyen bir adam.
One person doesn't know another's worries.
Eminim profesörün kaygılarını anlayabiliyorsundur, Jack.
I'm sure you can understand the professor's concerns, Jack.
Judy nasıl kaygılanıyor bir bilsen.
You know how Judy worries though, you know.
Senin kaygıların benim kaygılarımdır..
Your concerns are my concerns..
Tapınağın parasal kaygıları yoktur.- Yok hayır.
The Temple has no monetary worries.- No.
Results: 55, Time: 0.0296

Top dictionary queries

Turkish - English