KIŞISEL in English translation

personal
kişisel
özel
şahsi
bireysel
şahsen
individual
bireysel
birey
kişi
kişisel
ayrı
münferit
tek tek
şahıs
tekil
tek
private
özel
er
asker
gizli
kişisel
şahsi
mahrem
personnel
personel
kişisel
görevli
personals
kişisel
özel
şahsi
bireysel
şahsen
individuals
bireysel
birey
kişi
kişisel
ayrı
münferit
tek tek
şahıs
tekil
tek

Examples of using Kişisel in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Kişisel günlük: Kaptan Matthew Gideon, devam ediyor.
PERSONAL JOURNAL, CAPTAIN MATTHEW GIDEON, CONTINUED.
Afedersin, kişisel bir şey değildi.
I'M SORRY, iT'S NOTH lNG PERSONAL.
Birçoğunuzun kişisel sebeplerden dolayı burada kalmasına izin verdim.
I have GIVEN LEAVE TO MANY OF YOU, TO STAY HERE FOR PERSONAL REASONS.
Dünyanın en iyi kişisel denizaltısı.
THE WORLD'S BEST PERSONAL SUBMARINE.
Bu kişisel.
THIS IS A PERSONAL MATTER.
Kişisel şiddet sadece daha fazla şiddete yol açar!
Your violence will only lead to further violence!
Seni kişisel olarak etkilemesi gerekiyor.
It needs to reflect you as an individual.
Kişisel yansıması.
Your reflection.
Kişisel kutu?
Your box?
Son işimde kişisel çatışma vardı.
There was a personality clash in my last job.
Diğer ülke vatandaşlarının kişisel olarak Çalışma ve Geçim Kaynakları Bürosuna bildirimde bulunmaları gerekir.
Citizens of other countries must register in person at the TE Office.
Kişisel profilini okudum.
I read your personality profile.
Sadece kişisel portrelerde görebileceğimiz bir gülümsemesi vardı.
And her smile reminded me of a kind you only see in impersonal portraits.
Kişisel bir bakış noktasından göstererek.
Showing it from a subjective point of view.
Pekala, kişisel raporlara bakmaya başlayalım mı?
So, shall we start going over the personnel reports?
Kişisel alt rutine eriş aile karakterine.
Access his interpersonal subroutines… familial characters.
Kişisel alma tatlım.
Don't take it personally, hon.
Birilerin kişisel saygı krizi var.
Somebody's having a self esteem crisis.
Amandanın kişisel her eşyası o yangında kaybolmuş olmalı.
Anything that was personal of Amanda's would have been lost in the fire.
Bu kişisel bir iyilik.
That's a personal best.
Results: 17652, Time: 0.0363

Top dictionary queries

Turkish - English