KONUŞUNCA in English translation

talk
konuşmak
konuşalım
söz
sohbet
hakkında
bahsetmek
konuşun
anlat
spoke to
konuş
konuşun
konuşabilir miyim
konuşayım
ile konuşacağım
konuşur musun
when
zaman
ne
hani
iken
sırasında
derken
en
sırada
gelince
yaşındayken
talking
konuşmak
konuşalım
söz
sohbet
hakkında
bahsetmek
konuşun
anlat
talked
konuşmak
konuşalım
söz
sohbet
hakkında
bahsetmek
konuşun
anlat
talks
konuşmak
konuşalım
söz
sohbet
hakkında
bahsetmek
konuşun
anlat

Examples of using Konuşunca in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Onunla konuşunca bana paranoyak olduğumu söylüyordu.
Telling me that I was paranoid when I would confront him.
Bebek gibi konuşunca ne yapacaktın?
Baby talk, what do you do?
Konuşunca daha da kötü oluyor.
Talking makes it worse.
Rocco konuşunca, herkes dinlerdi!
When Rocco talked, everybody listened!
Artık Milo kendi kendine konuşunca çatlak gibi gözükmüyor.
Now when Milo talks to himself, it won't seem crazy.
O konuşunca diğerleri de kafa salladı.
Other people nodded when she said that.
Kızlar alınmıyor mu siz öyle konuşunca?
Girls are not hurt, when you talk like that?
Mantıklı. Bayan Ruthla konuşunca bariz bir iletişimsizlik olduğunu anladım.
Talking to Miss Ruth, I realized there's an obvious miscommunication going on. Makes sense.
Kafiyeli konuşunca Muriel olmak zorunda kalmıyorsun!
You don't have to be Muriel when you rhyme!
Adrian, biliyorsun sen böyle konuşunca ben biraz endişeleniyorum.
Adrian, you know when you talk this way, I get a little concerned.
Seninle konuşunca robot olduğuna inanmak zor.
Talking to you, it's hard to believe you're a robot.
İnsanlar polis hakkında böyle konuşunca hepimiz alınıyoruz.
You know, when people take that view of the police department, we all resent it.
Anneler hakkında bu kadar konuşunca tüm hevesim kaçtı.
All this talk about mothers, I'm not in the mood.
Orayı görüp Bay Stillmanla konuşunca ikna oldum.
Seeing that place, talking to Mr. Stillman convinced me.
Annem haklıymış, kadınlar konuşunca onları dinlemiyorsun.
Mom's right, you don't listen when women talk.
Geçinmek için yaptığım iş… Siz konuşunca insanlar sinirleniyor.
What I do for a living-- You talk, people get very angry.
İnsanlar hemcinsi olan bir terapistle konuşunca daha rahat oluyorlar.
Speaking to a therapist of the same sex. People are often more comfortable.
İnsanlar hemcinsi olan bir terapistle konuşunca daha rahat oluyorlar.
People are often more comfortable speaking to a therapist of the same sex.
Tanrı onunla konuşunca oluyor.
It is when God speaks to her.
Ryuzaki. Oğlumla konuşunca şüphelerin gitti mi?
So Ryuzaki, has talking with my son, cleared away your suspicions?
Results: 227, Time: 0.0395

Top dictionary queries

Turkish - English