KOVALADI in English translation

chased
takip
kovalamak
peşinden
kovalarım
ran
kaç
kaçmak
koşar
idare
aday
kos
kaçar
koş
koşun
kaçın
pursued
takip
devam
peşine
izle
sürdürmeye
kovalamadı
chasing
takip
kovalamak
peşinden
kovalarım
chase
takip
kovalamak
peşinden
kovalarım
chases
takip
kovalamak
peşinden
kovalarım

Examples of using Kovaladı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Noel Baba Beatles ile işbirliği yapıp McCarthyi kovaladı.
Santa helped the Beatles chase McCarthy away♪.
Tuhaf bir mavi bir cehennemden fırlayan… uluyan kurtlar beni kovaladı!
Bloody wolves chasing me through some blue inferno!
Bir sürü çocuk tavşanı kovaladı.
A lot of boys ran after the rabbit.
Sonra arkadaşı parkın içinde onu kovaladı.
Then his buddy started chasing him all around the park.
Ayı beni kovaladı.
The bear ran after me.
Sonra, Ip Man hızla onu kovaladı ve dövdü!
Ip kept chasing after him!
Sonra, Ip Man insafsızca onu kovaladı ve dövdü!
Ip kept chasing after him!
Sonra, Ip Man insafsızca onu kovaladı ve dövdü!
Ip kept chasing after him fiercely!
Sonra, Ip Man hızla onu kovaladı ve dövdü!
Ip kept chasing after him fiercely!
Arılar, onu yol boyunca kovanlardan arabasına kadar kovaladı.
THE SWARM CHASED HER TO HER CAR ALL THE WAY FROM THE COLONY.
Bıçakla Kellyi tehdit etti ve Harry de onu kovaladı.
SHE THREATENED KELLY WITH IT, AND HARRY CHASED HER.
Onu bekçi mi kovaladı?
A gamekeeper run him down?
Beni merdivenlerin başına kadar kovaladı ve az daha kendini kesiyordu.
He chased me up the stairs and was about to cut himself.
Birileri beni kovaladı ve binbaşı Chatham beni yakaladı.
Somebody was chasing me, and Major Chatham grabbed me.
Az önce uzaylılar kovaladı ve sende en ufak bir korku belirtisi bile yok.
I have just been chased by aliens and you aren't even freaking out.
Olaylar birbirini kovaladı ve malı düzenli olarak beraber vurmaya başladık.
One thing leads to another and… We pretty much started shooting up together on a regular basis.
Her şey birbirini kovaladı ve sonra da Gino doğdu.
One thing led to another, and then Gino was born.
Bir şey beni kovaladı ve uzun bir koridorda koşarak kaçtım.
I was being chased by something and I ran in a long corridor.
Bizi kovaladı Babalık.
He's been chasing us, Big Daddy.
Bir şey bizi kovaladı! Hırlıyordu!
Something was chasing us! It was growling!
Results: 349, Time: 0.0329

Top dictionary queries

Turkish - English