OLDUM OLASI in English translation

always been
you have always
her zaman
sen her zaman
sen hep
sen daima
karşı hep
zaten hep
oldum olası
olduğunda hep
sahip ancak sürekli

Examples of using Oldum olası in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Saçmalama, mesafe oldum olası bu kadardı.
Bollocks! It's always been this far.
Oldum olası beni öpen ilk erkeğin kocam olacağını hayal ettim.
I have always dreamed that the first man to kiss me would be my husband.
Ben ayarladım. Jamie oldum olası polislere biraz şeydir.
I did. Jamie's always had a thing for cops.
Oldum olası kavgalara karışmışımdır.
I would always been in fights.
Annem oldum olası ateşten korkar.
Mother's always been afraid of fire.
Oldum olası sandığından fazlasını yapabilen birisin. Hayır, yapamam.
You have always been capable of more than you think. Now do it.
Oldum olası sandığından fazlasını yapabilen birisin. Hayır, yapamam.
Now do it. You have always been capable of more than you think.
Oldum olası sadık biri oldum..
I have always been a loyal guy.
Cheney oldum olası orta düzey bir öğrenci ve sporcu olmuştur..
Cheney had always been a so-so student and a mediocre athlete.
Basit zekâlar oldum olası… büyük dürüstlükle büyük kabalığı karıştırmışlardır.
Simple minds have always confused great honesty with great rudeness.
Frank oldum olası sır saklayamazdı.
Oh… Frank's always been rubbish at keeping secrets.
Hayır, oldum olası böyleydin.
No, you are always like that.
Ama ben oldum olası Bayan Magooyum.
But I have always been Mrs. Magoo.
Oldum olası saygısız biri olmuşumdur..
I have always been disrespectful.
Oldum olası böyle biri.
She's always been that way.
Oldum olası beyaz bir Land Rover istedim.
I have always wanted a white Land Rover.
Halkım bunu oldum olası bilir.
My people have always known that.
Oldum olası adlî tıp bilimine ilgim olmuştur..
I have always been very interested in forensic science.
Bir şeylerin büyümesini seyretmeyi, oldum olası sevmişimdir.
I have always liked to watch things grow.
O adam beni oldum olası korkutuyordu.
That man has always scared me.
Results: 61, Time: 0.0291

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English