ONUN KONUŞMASINI in English translation

him talking
onu konuşturmak
onu , dijital ve analog hakkında konuşurken
ikna etmesine
onu konuşun
his speech
onun konuşması
etmeke
eden bir bunu çıkardım , konuşma
konuşmasını bitirdikten sonra onu esas güzergâhı olan plazanın altından
him speak
onun konuştuğunu
onu konuşurken
onu omuzlarıma oturttuktan ve atla göz göze konuşmasını
olan varsa ya şimdi konuşsun
him talk
onu konuşturmak
onu , dijital ve analog hakkında konuşurken
ikna etmesine
onu konuşun
his word
onun sözü
onun lafı
onun kelamına
sözünü tutmamazlık yapmazdı
onun kelimesi
ilga ettiği kelimesidir
onun konuşmasını
sözü tutar

Examples of using Onun konuşmasını in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bunu yapan insanlar onun konuşmasını istemiyor.
The people that did this, they do not want him to talk.
Tamam o zaman listeyi Lynne götüreceğim ve onun konuşmasını isteyeceğim.
Okay. I will take the list to Lynn, and I will have her talk to him.
Tamam o zaman listeyi Lynne götüreceğim ve onun konuşmasını isteyeceğim.
I will take the list to Lynn, and I will have her talk to him. Okay.
General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.
The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.
Onun konuşmasını duymak… gülüşünü duymak… bu sessiz şehirde,
I experienced in hearing him speak and laugh, There existed only a secret
Rabbin ayakları dibine oturmuş Onun konuşmasını dinliyordu.
who also sat at Jesus' feet, and heard his word.
Ve işte bakın ne oldu, 250,000 kişi… doğru günde, doğru zamanda, onun konuşmasını duymak için geldiler.
And lo and behold, 250,000 people showed up on the right day at the right time to hear him speak.
Rabbin ayakları dibine oturmuş Onun konuşmasını dinliyordu.
which also sat at Jesus' feet, and heard his word.
Onun konuşmasını duymak gülüşünü duymak bu sessiz şehirde, attığımız adımların seslerini
All that remained was the hidden pleasure of hearing him talk, of hearing him laugh.
Tek yapmak istediğimi günlerimi onun konuşmasını, şarkı söylemesini ve telefonda temizlikçi kadına bağırmasını dinleyerek geçirmek.
All I want to do Is spend my days listening to her talk and sing And scream at her cleaning lady on the phone.
Bu onun konuşmasını sağlayacak, Evet. Mutizm fizikselse ve seçici değilse.
If the mutism is physical and not selective, this should enable him to talk, yeah.
Ya da onun konuşmasını sağlıyorsunuz ki bu da itiraf ve ele verme anlamına geliyor.
Either you silence a prisoner, meaning death, or you get him to talk, meaning a confession, and betrayal.
Yayıncıyı aradım ve onun konuşmasını dinlediğimi… ne kadar ilginç olduğuna dair mektup bırakacağımı söyledim.
I rang up the publisher and said I heard her speak… wanted to drop off a letter saying how interesting it was.
Hayır, sadece onun konuşmasını dinledim ve çok yoğun bir şeydi.
No.- Whoa. It was, like, just listening to her talk, and it was.
Dedektif Cosa, bir süre önce aramıştı. Onun konuşmasını sağlayamadı, avukatlık yaptı.
Detective Cosa called a little while ago, she said she couldn't get him to talk, he lawyered up.
ama kazandı. Onun konuşmasını hiç dinledin mi?
have you heard her speak?
Onun konuşmasından çok etkilendim.
I was much impressed by his speech.
Onun konuşmasına hiç izin vermiyorsun.
You won't let him speak otherwise.
Onun konuşması uzayıp gitti.
His speech went on and on.
Onun konuşması beni sıktı.
His speech bored me.
Results: 46, Time: 0.0305

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English