ORTAYA in English translation

turns
döner
geri
ihbar
açmak
dön
sırası
çevir
dönün
sıra
showed
gösteri
şov
göstermek
program
diziyi
dizi
ortaya
comes
gelin
hadi
gelir
gelip
haydi
gelen
cevap
gelecek
gel
çıktı
appeared
görünüyor
görünür
görünen
gibi görünüyor
gözüküyor
anlaşılan
ortaya
ortaya çıktı
görünüşe göre
belirdiğinde
there
orada
var
burada
şurada
i̇şte
yanında
var mı
içinde
yok
içeride
in the middle
orta
tam
bir yarısı
göbeğinde
reveal
ifşa
açık
ortaya
açıklasanız
göster
ortaya çıkar
indirdik
forth
ileri
çıkarırız
çıkardı
ortaya
meydana
öne
savaşa
çık
çıkın
bir ileri bir
center
merkez
orta
pivot
odağı
ortala
arise
kalk
kalkın
ortaya
yüksel
ortaya çık
doğ
çıkarsa

Examples of using Ortaya in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Araştırmacılarımız o parayı ortaya çıkarıp… hayatta kalanların adına talepte bulunuyor.
Our investigators uncover that money and process claims on behalf of survivors and their families.
Bende çok daha geç ortaya çıkacak. Sana çektiğime göre.
The disease will occur much later. Since I take after you.
Murphy, eksternal karotidi ortaya çıkarıp süperior tiroidi bul.
And find the superior thyroid. Murphy, expose the external carotid.
Ortaya dönün. Omzunuza dikkat edin.
Center, turn. Watch your shoulder.
Hiçliğin içinde, bir evrenden karmaşık bir evren nasıl ortaya çıkabilir?
How could a complex universe arise from a universe in which there was nothing?
Onunla konuşup zarar görmeden ortaya çıkabileceğini düşünüyor musun?
Do you think you can talk to him and emerge unharmed?
Ortaya dönün. Omzunuza dikkat edin.
Watch your shoulder position. Center, turn.
Olaylar ortaya bile çıkmadan anmaya başladım.
I have begun reminiscing events before they even occur.
Altın kamyonu meydana girmiş olacak ve yavaşça ortaya doğru ilerleyecek.
The bullion van will be entering the piazza and will be forced slowly towards the centre.
Demek istediğim, sadece sizin yardımınızla Bartın yalanlarını ortaya çıkarabilirim.
The point is, only with your help can I expose Bart's lies.
Organların satışı yasal hale getirilirse potansiyel sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
If the sale of organs is legalised, potential health problems may arise.
Özellikle de sen ekstasi soruşturmasının neleri ortaya çıkaracağından endişe ederken.
Especially when you're worried what an investigation into your Ecstasy use might uncover.
Başlarda serum alarak onu ortaya çıkarıyor ve kontrol edebiliyordum.
And I could control him and the experiment. At first only taking the serum would make him emerge.
Ne tür mutasyonların ortaya çıkabileceğini bilemiyorum.
I don't know what kind of mutations could occur.
Tek istediği Reidenı devirip gerçeği ortaya çıkarmaktı.
All she wanted to do was bring down Reiden, Expose the truth.
Öne ve ortaya.
Front and centre.
Seelix, öne ve ortaya.
Seelix, front and center.
Fakat hazırlıklı olun… çünkü yanlış duygular ortaya çıkabilir.
But be prepared… errant feelings may arise.
Öyle ki yeni bir güneş, yeniden ortaya çıkabilir.
So that a new sun may emerge again.
Alacakaranlık zamanla ortaya çıkacak.
The twilight will occur in time.
Results: 5338, Time: 0.0707

Top dictionary queries

Turkish - English