Examples of using Ortaya in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Araştırmacılarımız o parayı ortaya çıkarıp… hayatta kalanların adına talepte bulunuyor.
Bende çok daha geç ortaya çıkacak. Sana çektiğime göre.
Murphy, eksternal karotidi ortaya çıkarıp süperior tiroidi bul.
Ortaya dönün. Omzunuza dikkat edin.
Hiçliğin içinde, bir evrenden karmaşık bir evren nasıl ortaya çıkabilir?
Onunla konuşup zarar görmeden ortaya çıkabileceğini düşünüyor musun?
Ortaya dönün. Omzunuza dikkat edin.
Olaylar ortaya bile çıkmadan anmaya başladım.
Altın kamyonu meydana girmiş olacak ve yavaşça ortaya doğru ilerleyecek.
Demek istediğim, sadece sizin yardımınızla Bartın yalanlarını ortaya çıkarabilirim.
Organların satışı yasal hale getirilirse potansiyel sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
Özellikle de sen ekstasi soruşturmasının neleri ortaya çıkaracağından endişe ederken.
Başlarda serum alarak onu ortaya çıkarıyor ve kontrol edebiliyordum.
Ne tür mutasyonların ortaya çıkabileceğini bilemiyorum.
Tek istediği Reidenı devirip gerçeği ortaya çıkarmaktı.
Öne ve ortaya.
Seelix, öne ve ortaya.
Fakat hazırlıklı olun… çünkü yanlış duygular ortaya çıkabilir.
Öyle ki yeni bir güneş, yeniden ortaya çıkabilir.
Alacakaranlık zamanla ortaya çıkacak.