Examples of using Pratik yapmak in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Pratik yapmak asla problemim olmadı.
Dövüşmek ve pratik yapmak aynı şeyler değil.
Fighting and practising are different.Önemli olan pratik yapmak, içgüdü değil.
It's practice, not instinct.Benimle beraber pratik yapmak istemiyor musun?
Don't you want to practise together with me?Ama tespihinle pratik yapmak isteyebilirsin.
But you might wanna practice up on your rosary.Pratik yapmak mükemmele ulaştırır, Cecile.
Practice makes perfect, Cecile.Pratik yapmak mükemmelleştirir.
Practice makes perfect.Üniversiteyken, pratik yapmak için çok vaktim vardı.
I have had a lot of time on my own at uni to practise.Onu pratik yapmak zorunda kalacaksın.
You will have to practice it.Pekâlâ, pratik yapmak mükemmelleştirir.
Well, practice makes perfect.Salonda pratik yapmak isteyenler varsa 30 dakikanız var.
There's 30 minutes left with the gym for those who're interested can stay behind to practice.Pratik yapmak mükemmeldir!
Practice makes perfect!Tamam, hala akşam pratik yapmak istiyor musun?
OK. But do you still want to practise later?Pratik yapmak sizi mükemmelleştirir.
Practice makes perfect.Pratik yapmak istemiyorum.
I don't want to practise.Onunla pratik yapmak isterim.
I would like to practice with him.Evet. Pratik yapmak mükemmelleştirir.
Yeah. Practice makes perfect.Evet. Pratik yapmak mükemmelleştirir.
Practice makes perfect. Real soon, yeah.Pratik yapmak olgunlaştırır.
Practice makes perfect.Pratik yapmak mükemmele ulaştırır.
Practice makes perfect.
