SÜRDÜRME in English translation

to continue
devam etmek
sürdürmeye
sürmesine
devam edelim
devam edin
to keep
tutmak
saklamak
devam etmek
kalmasını
korumak
tutacak
sürekli
etmek
tutabilmek için
sağlamak için
to maintain
korumak
sürdürmek
sağlamak
tutmaya
bakımı
devam ettirmek
muhafaza etmek
idame ettirmek
bakımını
sağlayabilmek için
sustaining
ayakta
kabul
sürdüren
sürdürmek
devam
kaldıramaz
to pursue
takip
peşine
takip etmek
sürdürmeye
kovalamak
devam
izleme
to perpetuate
sürdürme
devam
etmek ve krallık halkına açılan savaşı sürdürmek için
remain
kalın
kalır
kalacak
devam
kalıyor
kalıp
kaldı
hala
kalan
kalanlardan
carrying on
devam etmek
sürdür
carry
of keepin

Examples of using Sürdürme in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Brüksel Kosovaya Yardımı Sürdürme Sözü Verdi.
Brussels Pledges Further Assistance to Kosovo.
Devletle resmi bir bağlantım yok ve davayı sürdürme niyetindeyim.
I'm not officially connected with the government and I intend to remain on the case.
Arnavutluk hükümeti binayı yıkma planlarını sürdürme sözü vermişti.
The Albanian government has vowed to go ahead with plans to demolish the building.
Ancak Godwinin bu düşüncelerini sürdürme cesareti yoktu.
Godwin, however, had not the courage to maintain his opinions.
Kısacası, yaşamlarını sürdürme hakkı.
In short, the right to resume their lives.
Seni bundan kurtarabilirim, yeter ki, aptalca konuşmaları sürdürme.
If only you didn't keep talking so silly. I could get you out of this.
Eksisi. şansını azaltıyorsun. Peki. Sevdiğin adamla ilişkini sürdürme.
You lower your chances of maintaining intimacy Okay, con. with the man that you love.
bu yüzden yaşamı sürdürme işindeyiz.
that's what we're in the business of keeping going.
Pekala, Kalp masajı sürdürme.
All right, resuming C.P. R.
Slovenya, Makedonyada siyasi diyaloğu sürdürme çağrısında bulundu.
Slovenia calls for resumption of political dialogue in Macedonia.
Washingtonun Ahtisaarinin önerilerini desteklediğini ve müzakereleri sürdürme fikrine karşı olduğunu kaydetti.
He said Washington backs Ahtisaari's proposals and opposed the idea of further negotiations.
Kalfin beş Bulgar hemşireyi vatanlarına geri getirme çabalarını sürdürme sözü verdi.
He pledged further efforts to bring the five Bulgarian nurses home.
Tarihi buluşmada, iki eski düşman terörle mücadeleyi sürdürme ve bölgesel istikrar için çalışma konusunda anlaşma sağladı.
In a historic meeting, two former foes have agreed to continue the fight against terrorism and work for regional stability.
Kosovanın AB üyeliği yolundaki ilerlemesini sürdürme amaçlı yeni bir girişim olan İstikrar İzleme Mekanizmasının yaklaşan toplantısını ele aldı.
They discussed the upcoming meeting of the Stabilisation Tracking Mechanism, an initiative aimed to keep Kosovo progressing towards EU entry.
Priştine İslam Cemaati Konseyi başkanı Bahri Seydiu,'' Çalışmaları sürdürme ruhsatına sahibiz.'' dedi.
We have a license to continue the works," said Bahri Sejdiu, head of the Pristina Islamic Community Council.
Bana kalırsa bu iki dünyayı sürdürme yeteneğiniz büyük ölçüde aynı olmalarından kaynaklanıyor.
I think that your ability to maintain these two worlds relies heavily on the fact that they're largely the same.
Macerayı sürdürme arzusu ile… yolunda olan her şeyi durduracak olan aşılmak engelleri beklemek… ve her şeyin normale dönmesi arasında kalmıştım.
I was torn between the desire to keep the adventure going, stop everything in its tracks and return things to normal. and waiting for the insurmountable obstacle that would.
ABDnin bu ülkelere reformları uygulamak icin yardımı sürdürme niyetinde olduğunu belirtti.
Powell said the United States intends to continue assisting them in implementing reforms.
Bana kalırsa bu iki dünyayı sürdürme yeteneğiniz… büyük ölçüde aynı olmalarından kaynaklanıyor.
These two worlds relies heavily on the fact that they're largely the same. I think that your ability to maintain.
Macerayı sürdürme arzusu ile… yolunda olan her şeyi durduracak olan aşılmak engelleri beklemek…
I was torn between the desire to keep the adventure going, and waiting for the insurmountable obstacle that would… stop everything in its tracks
Results: 170, Time: 0.0726

Top dictionary queries

Turkish - English