Examples of using Sürdürme in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Brüksel Kosovaya Yardımı Sürdürme Sözü Verdi.
Devletle resmi bir bağlantım yok ve davayı sürdürme niyetindeyim.
Arnavutluk hükümeti binayı yıkma planlarını sürdürme sözü vermişti.
Ancak Godwinin bu düşüncelerini sürdürme cesareti yoktu.
Kısacası, yaşamlarını sürdürme hakkı.
Seni bundan kurtarabilirim, yeter ki, aptalca konuşmaları sürdürme.
Eksisi. şansını azaltıyorsun. Peki. Sevdiğin adamla ilişkini sürdürme.
bu yüzden yaşamı sürdürme işindeyiz.
Pekala, Kalp masajı sürdürme.
Slovenya, Makedonyada siyasi diyaloğu sürdürme çağrısında bulundu.
Washingtonun Ahtisaarinin önerilerini desteklediğini ve müzakereleri sürdürme fikrine karşı olduğunu kaydetti.
Kalfin beş Bulgar hemşireyi vatanlarına geri getirme çabalarını sürdürme sözü verdi.
Tarihi buluşmada, iki eski düşman terörle mücadeleyi sürdürme ve bölgesel istikrar için çalışma konusunda anlaşma sağladı.
Kosovanın AB üyeliği yolundaki ilerlemesini sürdürme amaçlı yeni bir girişim olan İstikrar İzleme Mekanizmasının yaklaşan toplantısını ele aldı.
Priştine İslam Cemaati Konseyi başkanı Bahri Seydiu,'' Çalışmaları sürdürme ruhsatına sahibiz.'' dedi.
Bana kalırsa bu iki dünyayı sürdürme yeteneğiniz büyük ölçüde aynı olmalarından kaynaklanıyor.
Macerayı sürdürme arzusu ile… yolunda olan her şeyi durduracak olan aşılmak engelleri beklemek… ve her şeyin normale dönmesi arasında kalmıştım.
ABDnin bu ülkelere reformları uygulamak icin yardımı sürdürme niyetinde olduğunu belirtti.
Bana kalırsa bu iki dünyayı sürdürme yeteneğiniz… büyük ölçüde aynı olmalarından kaynaklanıyor.
Macerayı sürdürme arzusu ile… yolunda olan her şeyi durduracak olan aşılmak engelleri beklemek…